Whataboutism Nedir? Kökeni, Anlamı ve Günümüz Tartışmalarındaki Yeri
Whataboutism, bir tartışmada eleştirileri savuşturmak için dikkatleri başka bir yöne çekme tekniğidir. Kelime anlamıyla “Peki ya siz?” veya “Ama siz de…” mantığını taşır. Kişi, kendisine yöneltilen eleştiriye yanıt vermek yerine, karşı tarafın hatalarını öne çıkararak konuyu saptırır. Böylece hem sorumluluk almaktan kaçar hem de eleştirinin etkisini azaltmayı hedefler.
Bu kavram özellikle son yıllarda, politik tartışmalardan sosyal medya polemiklerine kadar hemen her alanda karşımıza çıkar hale gelmiştir. “Whataboutism nedir?” sorusu da tam bu noktada önem kazanır çünkü bu terim, günümüz iletişiminde en sık yapılan mantık hatalarından birine işaret eder. İnsanlar çoğu zaman farkında bile olmadan bu yöntemi kullanır. Özellikle sosyal ağlarda, bir konuyu savunmak yerine “Ama diğerleri de yaptı!” gibi savunmalar görmek artık neredeyse olağan hale gelmiştir.
Berber Paradoksu Nedir?
Web 3.0 Nedir? Ne Değildir? Neyi Değiştirecek?
Kuantum Bilgisayar Nedir ve Fiyatı Nedir?
Whataboutism Kavramının Kökeni
Whataboutism terimi, Soğuk Savaş yıllarında ortaya çıkmıştır. Batı medyası, özellikle de İngiltere ve ABD, bu ifadeyi Sovyetler Birliği’nin propaganda stratejilerini tanımlamak için kullanmıştır. O dönemde Sovyet yetkililer, Batı ülkeleri tarafından insan hakları ihlalleri konusunda eleştirildiklerinde doğrudan cevap vermek yerine, “Peki ya sizin ırkçılığınız?” veya “Peki ya Vietnam’daki savaşınız?” gibi karşı sorular yöneltiyorlardı.
Bu yaklaşımın amacı, kendi kusurlarını görünmez kılmak ve karşı tarafın ahlaki üstünlüğünü sorgulamaktı. Böylece tartışma konusundan sapılıyor ve odak karşı tarafın hatalarına yöneliyordu. İngiliz gazetelerinde bu taktiğe “the whataboutism tactic” adı verildi ve zamanla kavramın bugünkü anlamı oturdu. Günümüzde de aynı yöntem, dijital çağda sadece politikacılar tarafından değil, sosyal medya kullanıcıları tarafından da sıklıkla kullanılır hale gelmiştir.
Bir Mantık Hatası Olarak Whataboutism
Whataboutism, mantık bilimi açısından “tu quoque” (Latince: “sen de”) olarak bilinen bir safsata türüdür. Yani, bir eleştiriyi geçersiz kılmak için eleştiriyi yapan kişinin de aynı davranışı sergilemiş olmasını öne sürer. Ancak bu, tartışmanın özünü değiştirmez. Birinin hatalı olması, diğerinin hatasını meşrulaştırmaz. Bu nedenle whataboutism, rasyonel düşünce açısından geçersiz bir savunma biçimi olarak değerlendirilir.
Örneğin, bir kişi hükümetin çevre politikalarını eleştirdiğinde, başka biri “Ama diğer partiler döneminde de ormanlar kesilmişti.” diyorsa, bu bir whataboutism örneğidir. Burada kişi, mevcut hatayı tartışmak yerine geçmişteki bir örneği öne sürerek odağı değiştirir. Böylece ne eleştiri ciddiye alınır ne de çözüm için yapıcı bir diyalog kurulur.
Whataboutism’in Günlük Hayattaki Görünümleri
Whataboutism sadece siyasetçiler veya medya figürleri tarafından değil, sıradan insanlar tarafından da sıkça kullanılır. Günlük hayatta arkadaş sohbetlerinde, aile tartışmalarında veya iş yerinde bu tür cümleleri duymak mümkündür. Örneğin:
- “Sen neden geç kaldın?” sorusuna, “Ama sen de geçen gün geç kalmadın mı?” diye cevap vermek.
- “Çok fazla şeker yiyorsun.” eleştirisine, “Sen de kahveyi abartıyorsun.” yanıtını vermek.
- “Bu şirket çalışanlarını sömürüyor.” denildiğinde, “Ama diğer şirketler de aynısını yapıyor.” diyerek konuyu genelleştirmek.
Bu örneklerde ortak nokta, hiçbirinin doğrudan eleştiriyi ele almıyor olmasıdır. Kişi, sorumluluk almak yerine odak noktasını değiştirir. Böylece tartışma ilerlemez, sadece yön değiştirir. Bu da iletişimi yüzeysel ve sonuçsuz hale getirir.
Whataboutism ve Sosyal Medya
Dijital çağda whataboutism adeta yeniden doğmuştur. Twitter (X), Instagram, Facebook ve YouTube gibi platformlarda, özellikle politik veya toplumsal konularda yapılan paylaşımların altındaki yorumlarda bu yöntemi sıkça görmek mümkündür. Bir kullanıcı bir olayı eleştirdiğinde, başka biri hemen “Ama diğer taraf da şunu yaptı.” diye cevap yazar. Bu, tartışmaları bir fikir alışverişi olmaktan çıkarır ve bir suçlama yarışına dönüştürür.
Sosyal medya algoritmaları da bu tür davranışları farkında olmadan teşvik eder. Çünkü karşılıklı suçlamalar, yüksek etkileşim demektir. Bu yüzden whataboutism içerikleri daha çok görünür hale gelir. İnsanlar kendi görüşlerini savunurken, karşı tarafı suçlamayı daha etkili bulur. Fakat bu durum, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirir ve ortak bir zemin oluşturmayı neredeyse imkânsız hale getirir.
Mülksüzleştirme Teorisi Nedir ve Gerçek Olabilir mi?
MCP (Model Context Protocol) Nedir ve Nasıl Kullanılır? (2025 Detaylı Rehber)
Konkordato Nedir ve Firmalar Neden Konkordato İlan Ederler?
Whataboutism ve Politik Söylem
Politikacılar için whataboutism, sorumluluk kaçırmanın en kullanışlı yollarından biridir. Bir lider veya sözcü eleştirildiğinde, doğrudan cevap vermek yerine genellikle geçmiş hükümetlerin veya rakip partilerin hatalarını gündeme getirir. Bu yöntem, kamuoyunun dikkatini dağıtmak ve kendi tabanını korumak için bilinçli olarak kullanılır.
Örneğin, bir gazeteci bir bakanı ekonomik bir krizle ilgili sorguladığında, bakan “Ama siz geçmişteki hükümetlerin hatalarını neden konuşmuyorsunuz?” diyebilir. Bu yanıt doğrudan soruya cevap vermez ama tartışmanın odağını değiştirir. Böylece eleştiri etkisiz hale gelir. Bu durum sadece Türkiye’de değil, dünyanın hemen her ülkesinde görülür. ABD’den Rusya’ya, İngiltere’den Hindistan’a kadar farklı politik kültürlerde whataboutism benzer biçimlerde kullanılır.
Whataboutism’in Dil ve Kültür Üzerindeki Etkisi
Bir toplumda whataboutism ne kadar yaygınlaşırsa, o kadar az insan doğrudan sorumluluk alır. Tartışmalar özünden uzaklaşır, meseleler kişisel veya duygusal düzeyde ele alınmaya başlanır. Bu da iletişim kalitesini düşürür. Özellikle genç kuşaklar arasında sosyal medya dilinin etkisiyle bu tür argümanlar normalleşmiştir. Artık çoğu kişi bir eleştiriyle karşılaştığında “Ama siz de…” diye başlayan bir cümle kurmayı doğal bulur.
Ancak dilin bu şekilde kullanılması, düşünce biçimini de etkiler. Çünkü dil sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda düşünme biçiminin bir yansımasıdır. Dolayısıyla bir toplumda “karşılaştırma üzerinden savunma” kültürü yaygınlaştığında, bireyler kendi eylemlerini sorgulamak yerine sürekli başkalarını işaret eder. Bu da gelişim, öz farkındalık ve toplumsal sorumluluk bilincini zayıflatır.
Whataboutism’in Eleştirisi
Whataboutism’in en büyük problemi, görünüşte mantıklıymış gibi davranmasıdır. Çünkü karşı örnekler sunmak, tartışmada zekice bir savunma gibi görünür. Oysa gerçekte, bu yöntem yalnızca tartışmayı saptırır. Mantık açısından bir argümanın doğruluğu, karşı tarafın geçmiş davranışlarına bağlı değildir. Bir kişi yanlış bir şey yaptıysa, bu durum diğerinin yanlışını ortadan kaldırmaz.
Bu yüzden whataboutism, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde diyalog kalitesini düşüren bir safsatadır. Gerçek çözüm ve anlayış, “Ama siz de…” demek yerine “Evet, burada bir sorun var. Bunu nasıl iyileştirebiliriz?” diyebilmektir. Bu bakış açısı hem sorumluluk bilincini artırır hem de iletişimi olgunlaştırır.
Whataboutism’in Toplumsal ve Psikolojik Etkileri
Whataboutism sadece bir tartışma taktiği değildir; aynı zamanda toplumsal psikolojinin derinlerine kök salmış bir savunma mekanizmasıdır. İnsanlar çoğu zaman bilinçli olarak değil, içgüdüsel şekilde whataboutism’e başvururlar. Bu davranış biçimi, hem bireylerin kendi benliklerini koruma içgüdüsünden hem de içinde yaşadıkları sosyal yapıların kutuplaşmasından beslenir. Dolayısıyla “Whataboutism nedir?” sorusunun tam yanıtını anlamak için, sadece dilsel veya politik yönüne değil, psikolojik ve sosyolojik temellerine de bakmak gerekir.
Bir Savunma Mekanizması Olarak Whataboutism
Psikoloji açısından whataboutism, “yansıtma” ve “rasyonalizasyon” adlı iki temel savunma mekanizmasının bir karışımıdır. Kişi, kendisine yöneltilen eleştiriyi doğrudan kabul etmek yerine onu geri yansıtır. Bu yansıtma, suçluluk hissinden kaçmak için kullanılır. Çünkü insanlar genellikle kendi hatalarını kabullenmekte zorlanırlar. Ego, eleştirildiğinde hemen savunmaya geçer. Whataboutism ise bu savunmayı rasyonel bir gerekçe gibi göstererek egonun zarar görmesini önler.
Örneğin, bir kişi çevreye zarar veren bir davranışta bulunduğunda ve biri bunu eleştirdiğinde “Ama herkes aynı şeyi yapıyor.” diyerek kendini savunabilir. Bu cümle, davranışın yanlış olduğunu değiştirmez. Ancak kişi bu şekilde söyleyerek kendini daha az suçlu hissetmeye başlar. Bu yüzden whataboutism, psikolojik rahatlama sağlar; fakat uzun vadede kişisel gelişimi ve toplumsal dürüstlüğü zedeler.
Bilişsel Yanlılıklar ve Whataboutism
İnsan beyni, tutarlılığı sever. Bireyler kendi inançlarıyla çelişen bilgileri reddetme eğilimindedir. Bu duruma “bilişsel uyumsuzluk” denir. Whataboutism, bilişsel uyumsuzluğu azaltmak için kullanılan bir araçtır. Kişi, kendi tarafının hatalı olduğunu kabul etmek istemez çünkü bu durum onun dünya görüşüyle çatışır. Bunun yerine, karşı tarafın kusurlarını gündeme getirerek denge kurar.
Örneğin bir taraftar, desteklediği takımın kural dışı bir davranışını eleştirmek yerine “Ama rakip takım da geçen hafta aynısını yaptı.” diyebilir. Bu yanıt, kişinin zihinsel rahatsızlığını azaltır ama gerçeği değiştirmez. Böylece kişi kendini haklı hisseder, fakat bu süreçte objektif düşünme yetisini kaybeder. Whataboutism bu anlamda bir “akıl konforu” yaratır ama aynı zamanda gerçeğin önüne perde çeker.
Whataboutism ve Toplumsal Kutuplaşma
Modern toplumlarda en tehlikeli sonuçlarından biri, whataboutism’in kutuplaşmayı beslemesidir. İnsanlar bir konuyu tartışırken artık gerçeği değil, tarafını savunur hale gelmiştir. Bu durumda her eleştiri, bir saldırı olarak algılanır. Eleştiriyi anlamaya çalışmak yerine, hemen “Ama siz de şöyle yaptınız.” tepkisi verilir. Böylece diyalog yerine çatışma doğar.
Bu davranış biçimi özellikle siyasi atmosferi etkiler. Politikacılar kendi seçmen tabanlarını korumak için karşı tarafın hatalarını sürekli gündeme getirir. Medya da bu kutuplaşmadan beslenir. Televizyon tartışmalarında, bir konu üzerine derinlemesine konuşmak yerine, taraflar birbirine geçmiş hataları hatırlatır. Ortak akıl oluşturmak neredeyse imkânsız hale gelir.
Toplumda bu kültür yaygınlaştığında, insanlar gerçeği değil, kendi taraflarının doğrularını savunmaya başlar. Bu da kamusal tartışmaların kalitesini düşürür. Sonuçta haklı olan değil, daha yüksek sesle konuşan veya daha iyi manipülasyon yapan kazanır. Bu nedenle whataboutism, sadece bireysel değil, kolektif düşünme yeteneğini de zayıflatır.
Sosyal Medya Çağında Whataboutism’in Etkisi
Whataboutism, sosyal medyanın yükselişiyle birlikte adeta altın çağını yaşamaktadır. Çünkü sosyal medya platformları, hızlı tepkilerin ve duygusal ifadelerin en yoğun yaşandığı alanlardır. Bir paylaşım altındaki yorumlarda dakikalar içinde yüzlerce “Ama diğer taraf da şöyle yapmıştı.” tarzı cevap görmek mümkündür. Bu durum, sosyal medyayı sağlıklı tartışmalardan uzaklaştırır.
Twitter (X) gibi mecralarda yapılan araştırmalar, kullanıcıların karşıt görüşlerle karşılaştıklarında savunmaya geçtiğini ve sıklıkla whataboutism’e başvurduğunu göstermektedir. Çünkü çevrimiçi ortamda herkes kendi “doğrusunu” ispatlama yarışına girer. Bu yarışta asıl hedef, gerçeğe ulaşmak değil, kazanmak olur. Oysa bilgi paylaşımı ve farkındalık yaratma açısından bakıldığında, bu durum tam ters etki yaratır.
Algoritmalar da bu döngüyü destekler. Sosyal medya sistemleri, yüksek etkileşim getiren içerikleri ön plana çıkarır. Karşılıklı suçlamalar, tartışmalar ve sert tepkiler daha fazla yorum ve paylaşım demektir. Bu da whataboutism içeriklerinin daha çok görünür hale gelmesine neden olur. Zamanla kullanıcılar farkında olmadan bu tarz iletişimi normalleştirir ve tekrar eder.
Whataboutism ve Ahlaki İkiyüzlülük
Whataboutism’in psikolojik kökenlerinden biri de ahlaki ikiyüzlülüktür. İnsanlar, kendi hatalarını meşrulaştırmak için başkalarının hatalarını kullanırlar. “Onlar da yaptı” argümanı, suçluluk duygusunu azaltır. Bu durum, hem bireysel etik anlayışını hem de toplumsal adalet duygusunu bozar. Çünkü böyle bir ortamda kimse gerçekten sorumluluk almak istemez.
Örneğin, bir kurum çevre kirliliğine neden olduğu eleştirisine maruz kaldığında “Ama rakip şirket daha fazla zarar veriyor.” diye cevap verebilir. Bu cevap, suçu azaltmaz ama kamuoyu algısını yönlendirebilir. Bu tür karşılaştırmalar, insanlarda adalet duygusunu zedeler. Çünkü tartışma artık “ne kadar doğruyuz” değil, “diğerinden daha az yanlışız” seviyesine iner.
Empati Kaybı ve İletişim Bozukluğu
Whataboutism, empati kurma yeteneğini zayıflatır. Karşı tarafın duygularını anlamak yerine, kişisel savunma refleksi öne çıkar. Bu da iletişimi duygusuz, mesafeli ve kısır hale getirir. Tartışmalarda artık çözüm aramak yerine, suçlamaları karşılıklı olarak dengeleme çabası başlar. Bu da ilişkileri yıpratır ve güven duygusunu zedeler.
Örneğin bir arkadaş, “Son zamanlarda çok ilgisizsin.” dediğinde, “Ama sen de geçen hafta beni aramadın.” demek, duygusal bir uzaklaşmaya yol açar. Oysa sağlıklı iletişim, karşı tarafın duygusunu anlamayı gerektirir. Whataboutism ise tam tersini yapar: anlamak yerine savunmaya geçer. Bu nedenle psikologlar, ilişkilerde bu tür ifadelerin farkına varmayı ve durdurmayı önerir.
Medya Manipülasyonu ve Whataboutism
Medya kuruluşları da zaman zaman whataboutism’e başvurarak kamuoyunu yönlendirir. Özellikle haber bültenlerinde veya tartışma programlarında, bir olayın ciddiyetini azaltmak için “Ama geçmişte de benzeri yaşanmıştı.” gibi ifadeler kullanılır. Bu tür yaklaşımlar, izleyicide “herkes zaten aynı” düşüncesini oluşturur. Böylece sorumluluk duygusu zayıflar.
Bu yöntem, özellikle kriz dönemlerinde sıkça kullanılır. Bir hata veya skandal gündeme geldiğinde, medya hemen geçmişteki benzer olayları hatırlatır. Böylece yeni olayın etkisi hafifletilir. Bu taktik, izleyicinin öfkesini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda mevcut sistemi sorgulamasını da engeller. Dolayısıyla whataboutism, sadece bireylerin değil, kitlelerin düşünme biçimini de etkileyen bir manipülasyon aracıdır.
Toplumda Güvenin Erozyonu
Whataboutism’in en tehlikeli sonuçlarından biri, toplumsal güveni zedelemesidir. İnsanlar sürekli olarak başkalarının hatalarını işaret ettikçe, kimseye tam olarak güvenemez hale gelir. “Herkes hatalı” düşüncesi, umutsuzluk yaratır. Bu da toplumsal ilerlemenin önündeki en büyük engellerden biridir.
Bir toplumda insanlar birbirine güvenmezse, ortak hedefler etrafında birleşmek de zorlaşır. Herkesin birbirini suçladığı bir ortamda çözüm üretmek mümkün değildir. Whataboutism’in uzun vadeli etkisi tam da budur: toplumsal enerjiyi tüketir. Tartışmalar sonuçsuz kalır, sorunlar çözülmez ve ilerleme yerini kısır döngülere bırakır.
Whataboutism ve Eğitim Kültürü
Bir diğer önemli etki alanı da eğitimdir. Çocuklar, tartışma kültürünü ve sorumluluk bilincini genellikle çevrelerinden öğrenir. Eğer yetişkinler sürekli “Ama sen de…” veya “Ama onlar da yaptı.” gibi cümlelerle konuşuyorsa, çocuklar da bu dili benimser. Bu durum, gelecek nesillerin düşünme biçimini doğrudan etkiler.
Okullarda eleştirel düşünme eğitimi verilirken, whataboutism örneklerinin fark edilmesi önemlidir. Öğrencilerin hatalarla yüzleşebilmesi, kendi davranışlarının sonuçlarını kabul edebilmesi gerekir. Ancak eğer sürekli başkalarının hatalarıyla karşılaştırma yapılırsa, bireysel sorumluluk bilinci gelişmez. Bu da toplumun uzun vadede daha yüzeysel düşünmesine neden olur.
Whataboutism’den Kaçınmanın Yolları ve Gerçek Diyaloğa Dönüş
Whataboutism, çoğu zaman farkında olmadan kullandığımız bir iletişim hatasıdır. İnsanlar eleştirildiklerinde hemen savunma pozisyonuna geçer ve konuyu başka bir yöne çekmeye çalışır. Ancak bu, hem tartışmaların sağlıklı ilerlemesini engeller hem de güven duygusunu zedeler. “Whataboutism nedir?” sorusuna yanıt verdikten sonra, artık ondan nasıl kaçınabileceğimizi konuşmanın zamanı gelmiştir. Gerçek diyalog, karşılıklı suçlamalarla değil, samimi bir anlayışla başlar.
Whataboutism’i Fark Etmek: İlk Adım
Whataboutism’den kurtulmanın ilk ve en önemli adımı, bu davranışı fark etmektir. Bir tartışmada kendinizi “Ama sen de…” veya “Ama onlar da…” derken buluyorsanız, o anda konuyu değiştirmeye çalışıyor olabilirsiniz. Bu, bilinçsiz bir savunma mekanizmasıdır ve çoğu zaman kişinin niyeti kötü değildir. Ancak farkındalık kazanıldığında, bu döngüden çıkmak mümkün hale gelir.
Eleştiriyle karşılaşıldığında yapılması gereken ilk şey, hemen yanıt vermek yerine birkaç saniye düşünmektir. “Burada asıl söylenen ne?” veya “Ben gerçekten bu eleştiriyi duymak istemiyor muyum?” gibi sorular sormak, tepkisel davranmayı engeller. Bu kısa duraklama, iletişimin yönünü tamamen değiştirebilir.
Sorumluluk Almayı Öğrenmek
Whataboutism’in temelinde sorumluluktan kaçma eğilimi vardır. Bir hata yapıldığında onu kabullenmek zordur çünkü ego zarar görür. Ancak gelişim, tam da bu noktada başlar. Bir kişi “Evet, bu konuda haklısın.” diyebildiğinde, karşısındaki insanın güvenini kazanır. Bu tür bir dürüstlük, uzun vadede ilişkileri güçlendirir.
Sorumluluk almak, zayıflık değil olgunluk göstergesidir. Tartışmalarda hatayı kabul etmek, kişiyi küçük düşürmez; tam tersine saygı uyandırır. Bu yüzden whataboutism yerine dürüst bir kabul cümlesi kullanmak, iletişimi çok daha yapıcı hale getirir. Örneğin, “Evet, bu konuda eksik kaldım.” demek, “Ama sen de aynısını yapmıştın.” demekten her zaman daha değerlidir.
Empati Kurarak İletişim Kurmak
Empati, whataboutism’in panzehiridir. Karşımızdaki kişinin neden o eleştiriyi yaptığını anlamaya çalışmak, savunma refleksini azaltır. İnsanlar genellikle anlaşılmak istedikleri için tartışırlar. Eğer biri sizi eleştiriyorsa, muhtemelen bir şeyin düzelmesini istiyordur. Bu açıdan bakıldığında, eleştiriler aslında gelişim fırsatıdır.
Bir konuşmada “Sen de…” demek yerine “Ne demek istediğini anlıyorum.” ifadesini kullanmak bile iletişimi tamamen değiştirir. Bu tür ifadeler, karşı tarafın niyetini olumlu yönde etkiler ve tartışmayı yumuşatır. Empati, insan ilişkilerinin temel taşıdır; whataboutism ise bu bağı zayıflatır.
Konuyu Dağıtmadan Yanıt Vermek
Bir eleştiriyle karşılaşıldığında, doğrudan konuyu ele almak en doğru yaklaşımdır. Bu, hem samimiyetin hem de özgüvenin göstergesidir. Örneğin, biri “Son zamanlarda projede yeterince katkı sağlamıyorsun.” dediğinde, “Ama sen de geç kaldın.” demek yerine “Evet, farkındayım, son haftalarda biraz aksadım.” demek çok daha olgun bir tepkidir.
Bu tür yanıtlar tartışmayı değil, çözümü getirir. İnsanlar birbirlerini suçlamadıklarında, birlikte çözüm üretme olasılığı artar. Bu yüzden konuyu dağıtmadan yanıt vermek, iletişimde en etkili stratejilerden biridir. Özellikle iş ortamlarında, bu yaklaşım profesyonellik göstergesi olarak değerlendirilir.
Whataboutism Yerine Ne Kullanılabilir?
Bir tartışmada whataboutism’e başvurmadan kendinizi ifade etmenin birçok yolu vardır. Aşağıdaki cümleler, hem savunma ihtiyacını karşılar hem de konuyu yapıcı biçimde sürdürmenizi sağlar:
- “Bu eleştiriyi anlıyorum, ama neden böyle düşündüğünü biraz açar mısın?”
- “Bu konuda haklı olabilirsin, benim bakış açım şöyle...”
- “Evet, bu kısmı yanlış yapmış olabilirim, ama birlikte nasıl düzeltebiliriz?”
Bu tür cümleler, hem kişisel sınırları korur hem de iletişim kanalını açık tutar. Böylece tartışmalar bir suçlama yarışına dönüşmez. İnsanlar anlaşılmadıklarında tepki verir; anlaşıldıklarında ise dinlemeye başlarlar. Bu nedenle whataboutism’den kaçınmak, aslında daha derin bir anlayışın kapısını aralamaktır.
Gerçek Diyalogun İnşası
Gerçek diyalog, iki tarafın da kendini savunma ihtiyacı duymadan konuşabilmesidir. Whataboutism, bu dengeyi bozar. Çünkü kişi kendi pozisyonunu korumakla meşgulken, karşı tarafın sözlerini gerçekten duyamaz. Gerçek diyalog ise savunma değil, merakla başlar.
Bir tartışmada “Bu konuda farklı düşünüyorum, neden böyle hissettiğini anlatır mısın?” gibi bir soru, whataboutism’e kıyasla yüz kat daha etkili bir iletişim aracıdır. Bu cümle, hem saygı içerir hem de öğrenme isteğini gösterir. Diyalog, bilgi paylaşımına dönüştüğünde kazanan taraf olmaz; sadece anlayış olur.
Farklı Görüşteki İnsanlarla İletişim
Whataboutism en çok karşıt fikirli insanların tartışmalarında görülür. Çünkü herkes kendi haklılığını ispatlama çabasındadır. Oysa karşıt görüş, düşmanlık değil, gelişim fırsatıdır. Farklı fikirlerle temas etmek, kendi düşüncelerimizi test etmemizi sağlar. Ancak bunu başarabilmek için önce savunma refleksini bırakmak gerekir.
Karşımızdaki kişi haksız olsa bile, “O niye böyle düşünüyor?” sorusunu sormak, bakış açımızı genişletir. Bu yaklaşım, hem kişisel olgunluğu artırır hem de toplumsal kutuplaşmayı azaltır. Herkes kendi fikrini doğru zannettiği sürece ilerleme mümkün değildir. Gerçek diyalog, karşıt fikirlerin çatışmasından değil, birbirini anlamasından doğar.
Günlük Hayatta Whataboutism’i Azaltma Pratikleri
Whataboutism’den uzak durmak için küçük ama etkili adımlar atılabilir:
- Düşünme molası verin: Eleştiri geldiğinde hemen cevap vermek yerine 3 saniye bekleyin.
- Sorular sorun: “Tam olarak neyi kastettin?” gibi sorular, iletişimi açık tutar.
- Genellemekten kaçının: “Herkes böyle yapıyor.” cümlesi yerine somut örnekler kullanın.
- Kabul etmeyi öğrenin: Hataları kabul etmek, sizi zayıf değil, güvenilir kılar.
Bu adımlar küçük görünse de büyük bir zihinsel dönüşüm sağlar. Çünkü whataboutism bir alışkanlıktır; farkındalıkla değiştirilebilir. Zamanla, eleştiriler karşısında savunmaya geçmeden konuşmayı öğrenmek mümkündür.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
Whataboutism her zaman kötü müdür?
Genellikle evet, çünkü tartışmayı asıl konudan uzaklaştırır. Ancak bazı durumlarda, bir bağlam hatırlatmak veya karşılaştırma yapmak amacıyla kullanılıyorsa, niyet kötü olmayabilir. Önemli olan, konuyu saptırmak yerine anlamaya çalışmaktır.
Whataboutism ile haklı karşılaştırma arasındaki fark nedir?
Whataboutism bir savunma refleksidir ve odak noktayı değiştirir. Haklı karşılaştırma ise konuyu daha iyi anlamak için yapılır. Eğer amacınız çözüm üretmekse, bu karşılaştırma faydalı olabilir; ama suçlamadan kaçmak için yapılıyorsa bu bir whataboutism’dir.
Sosyal medyada Whataboutism’le nasıl başa çıkılır?
Bir paylaşım altındaki “Ama siz de…” tarzı yorumlarla karşılaştığınızda, savunmaya geçmek yerine konuyu sakin bir dille merkeze çekin. “Haklı olabilirsin ama bu yazıda şu konuyu tartışıyoruz.” demek, tartışmanın kontrolünü yeniden kazanmanızı sağlar. Ayrıca, bazı durumlarda cevap vermemek de en etkili stratejidir.
