03.07.2025

Pijama + Zoom = Başarı mı? Yoksa yeni bir depresyon formu mu?

Evden çalışmak bir zamanlar hayaldi. Sabah trafiği yok, takım elbise yok, açık ofiste sesini bastırmaya çalışmak yok. Sadece sen, pijaman ve Zoom toplantıların... Başta bu rüya gibi görünüyordu. Ama 2025’e geldiğimizde bazıları için bu durum “başarının yeni tanımı” olurken, diğerleri için “modern depresyon”un ta kendisine dönüştü.

 

Evden Çalışmanın Altın Çağı

Pandemiyle birlikte patlayan uzaktan çalışma dalgası, önce rahatlığıyla kalpleri fethetti. Kim istemez ki sabah 08:55’te uyanıp, gözünü ovalarken 09:00’daki toplantıya katılmayı? Üstelik altına pijama, üstüne gömlek giyip ekran karşısında CEO’ya “hâl hatır” sormayı?

1. Pijamanın Gücü Adına

Evden çalışanlar için pijama sadece bir kıyafet değil, bir yaşam tarzı. “Bugün kaç gündür aynı pijamadayım?” sorusu artık performans ölçütü. Bazıları için bu durum üretkenliği artırırken, diğerleri için ise “duş almayı unuttum” sendromuna yol açıyor.

2. Zoom Arka Planı: Dijital Maskemiz

Zoom arka planları başlı başına bir sanattır: – San Francisco manzarası: “Ben global düşünüyorum” – Kitaplık: “Bakın ben kültürlüyüm” – Blurlu ekran: “Oda dağınık ama ben saklıyorum” Bu maskelerin arkasında bazen depresyon, bazen içe kapanıklık, bazen de sadece yataktan kalkmak istemeyen bir ruh hali gizlenir.

Başarı Algısının Değişimi

Eskiden başarılı olmak için sabah 7’de kalkmak, takım elbise giymek ve ofise gitmek gerekirdi. Şimdi ise başarı; Zoom’da konuşurken elini sallamamak, mikrofona nefes sesi vermemek ve kedi tuvaletini kadraj dışı tutmakla ölçülüyor.

evden çalışmak

1. “Online Aktif” Görünmek = İş Bitirmek

Slack’te yeşil ışık yanıyor mu? Tamam, çalışıyorsun. Mikrofon açık, kamera kapalı mı? O da olur. Patron sana “günaydın” dediğinde cevap veriyorsan, iştesin. Artık iş performansı fiziksel değil, dijital iz bırakmakla ilgili.

2. Verimlilik mi, Yoksa Sadece Ayakta Kalmak mı?

Zoom toplantılarının ardından gelen yorgunluk bazen fiziksel çalışmadan bile ağır oluyor. – “Hiçbir şey yapmadım ama çok yoruldum.” diye düşünen binlerce insan var. Çünkü gün içinde 6 ayrı toplantıda yüzünü güldürmeye çalışmak, ofisteki sosyal kahve molasından çok daha zorlayıcı olabiliyor.

Zoom Toplantılarının Sessiz Dramı

Zoom artık sadece bir uygulama değil; bir hayat tarzı, bir sinir testi, bir sabır maratonu. Arka planda havlayan köpek, komşunun matkap sesi ve “mikrofonun kapalı, sesin gelmiyor” krizleri... 2025’te Zoom, teknolojiyle terapi arasında gidip gelen bir platform hâline geldi.

1. Mikrofon Açık Kalınca Yaşanan Felaketler

– “Benim patron da yine boş yapıyor…” cümlesinin yayına girmesiyle işinden olan insanlar gördük. Ya da arka planda yüksek sesle kavga eden aile bireyleri. Mikrofonun açık kalması, online çağın en büyük trajedilerinden biri.

2. Kamera Açma Baskısı

“Kameralarımızı açarsak sevinirim.” Bu cümleyle uyanan binlerce kişi, anlık kriz yaşadı. Pijama üstü ceket, yataktan fırlamış saç, göz altı torbaları… Bazıları arka plan ışığını ayarlamak için yüzünü beyaz bir Word dosyasıyla aydınlattı.

3. Zoom’da Tükenmişlik Sendromu

Gün içinde 6 Zoom toplantısı yapıp “bir şey üretmeden” günü bitiren insanların ortak derdi: – “Hiçbir şey yapmadım ama sanki tır çarpmış gibi hissediyorum.” Bu durum, modern çağın adı konmamış sendromlarından biri hâline geldi. Kameraya bakarak saatlerce gülümsemeye çalışmak, gerçek dünyada bu kadar zor olmamıştı.

Evde Olmak = Rahatlık mı, Yalnızlık mı?

Evden çalışmak dışarıdan bakıldığında lüks gibi görünür: – “Dışarı çıkmıyorsun, zaman sana kalıyor.” Ama aslında o ev aynı zamanda ofis, kantin, sigara balkonu ve konferans salonudur. Bu çok işlevli ortam, bir noktadan sonra insanı yalnızlığa sürükleyebilir.

1. Fiziksel Sosyalleşmenin Yokluğu

Ofisteki küçük sohbetler, kahve makineleri etrafında yapılan dertleşmeler, öğle arasında gidilen esnaf lokantaları… Hepsi yerini Discord kanallarına, Slack emojilerine ve “kameralar açık kalsın” ricalarına bıraktı. Ama bir göz kontağının, fiziksel bir gülümsemenin yerini tutmuyor.

2. Dijital Yalnızlık: Herkes Online, Kimse Gerçekten Yok

Mesaj geliyor, cevap yazılıyor, emoji atılıyor. Ama kimse aslında orada değil. Modern yalnızlık böyle bir şey. Gün içinde onlarca insanla dijital etkileşimde olup, gece yatağa yalnız giren milyonlarca kişi var. Ve bu his giderek “normalleşiyor.”

Evde Çalışmak mı, Evde Yaşamak mı?

Ev bir zamanlar huzurun, dinlenmenin, gevşemenin mekânıydı. Ama şimdi ev: – Ofis – Stüdyo – Kafe – Kütüphane – Spor salonu – Terapi odası Bu kadar rolü bir arada üstlenen dört duvar, bir noktadan sonra kendi içinde boğucu bir döngüye dönüşüyor.

1. “Bugün Kaç Adım Attım?” Sendromu

Adım sayar uygulaması utanç verici sonuçlar gösteriyor: – “29 adım atmışsınız. Tebrikler(!)” Çünkü mutfak, tuvalet ve bilgisayar arası mekik. Bir zaman sonra “hareketsizlik depresyonu” başlıyor. Zihnin yoruluyor ama vücut hiçbir yere gitmemiş oluyor.

2. Mesai Bitti mi, Hâlâ Evdeyim mi?

Ofiste mesai bitti mi? Toparlanılır, eve dönülür, kafan dağılır. Evde çalışırken mesai bitiyor ama sen hâlâ aynı koltuktasın. Akşam yemeğini yediğin masa, sabah stand-up toplantısını yaptığın yer. Bu hem motivasyonu hem de psikolojik ayrımı eritiyor. Bir süre sonra “Ben bugün hiç yaşamadım” hissi yerleşiyor.

Pijamayla Başarı Mümkün mü?

Eskiden başarı, sahneye çıkmak gibiydi. Takım elbise, sahne ışıkları, alkışlar… Şimdi başarı, pijama altı – gömlek üstü kombinle, sessizce gelen bir Slack mesajı: – “Harika iş çıkardın 👏” Bazen bu, en büyük ödül. Bazen ise içi boş bir bildirim.

1. Gösterişsiz Başarının Yeni Dönemi

Başarı artık bağırarak gelmiyor. LinkedIn paylaşımı, online toplantıda birkaç övgü, Slack’te bir emoji. Bunlar tatmin etmiyor. Çünkü başarı da bir sahne ister. İnsan içgüdüsü öyle. Ama bu çağda “sessiz başarı” yükseliyor. Yorulup da kimseye anlatamadığın işler de başarıdır.

2. Başarılı Gözükmek İçin Pijamadan Çıkmak Gerekir mi?

Soru şu: Gerçekten başarılı olmak için, bunu başkalarına göstermek şart mı? Yoksa pijamanda, evde oturup aylık raporu zamanında gönderdiğin için de kendini takdir edebilir misin? Toplumun gözünde görünmeyen başarı, bireyin içinde yetersizlik hissi yaratıyor. Bu da evdeki üretkenliği baltalıyor. Ve yeni bir depresyon formunun altyapısını hazırlıyor.

“N’apıyorsun?” Sorusu Artık Çok Karmaşık

– “Evdeyim.” – “İş mi var mı?” – “Çalışıyorum.” – “Ama evdesin?” Bu döngü, hâlâ evden çalışmayı kabullenememiş kesimlerle yapılan her sohbetin özeti. Ve bu da çalışan kişiye şunu düşündürüyor: – “Gerçekten çalışıyor muyum, yoksa bunu kendime mi kanıtlamaya çalışıyorum?”

Evde Çalışmanın Sosyal Erozyonu

Eskiden ofis ortamı, sadece iş yapılan yer değil, aynı zamanda sosyalleşme alanıydı. Pijamalı Zoom çağında ise çoğu kişi sadece işiyle baş başa kaldı. “Birileriyle kahve içmek” artık özel randevu gerektiren lüks bir aktivite hâline geldi.

1. Sosyal Kasların Zayıflaması

Evde yalnız geçirdiğin ayların ardından, dışarı çıkıp insan içine karışınca şu düşünceler geliyor: – “Ben eskiden bu kadar garip hissetmezdim.” – “Konuşurken nereye bakmam gerekiyordu?” Evden çalışma, sosyal refleksleri törpüledi. İnsanlar fiziksel iletişimi unuttu; “göz göze gelme” bile bazen rahatsız edici hâle geldi.

2. Yalnızca İş Odaklı Sosyallik

Zoom toplantılarında sohbet süresi maksimum 3 dakika. – “Herkes iyi mi?” – “Neler yaptık hafta sonu?” Sonra hemen konuya girilir. Sohbet biter. Kapan. Gerçek ilişkiler yok, sadece “gereken etkileşim” var. Bu da insan psikolojisini beslemiyor.

Mutluluk Gibi Gözükmek Zorunluluğu

Evde çalışıyorsun, kimse sana karışmıyor, trafik yok, dışarısı soğuk ama sen sıcak çayla bilgisayar başındasın. O hâlde mutlu olmalısın, değil mi? Ama gerçek şu: – “Neden mutlu hissetmiyorum?” Çünkü bu sistem insanın duygusal ihtiyaçlarını karşılamıyor. Üretmek başka, yaşamak başka.

1. “İş Var, Ama Tat Yok” Hissi

Ay sonunda para yatıyor, toplantılar yapılıyor, projeler teslim ediliyor. Ama gece yatağa girdiğinde bir eksiklik var. – “Ben bu hayatı yaşamak için mi istemiştim?” Bu sorunun cevabı çoğu zaman sessizliktir. Çünkü evde geçirilen zaman, çoğu insanda “yaşam enerjisi” değil, “görev bitirme” duygusu yaratıyor.

2. Sosyal Medyada Başarı Pozları

LinkedIn’de pijamayla iş bitirdiğini yazmazsın. “Evden çalışıyorum ve bazen ağlıyorum” demezsin. Yerine şöyle yazarsın: – “Evdeki konforumla %110 verimlilik yakaladım.” Bu paylaşımlar, diğer evden çalışanları daha da yalnız hissettirir. Çünkü herkes mutluymuş gibi görünürken, sen neden bu kadar sıkılmış hissediyorsun?

Bu Düzenle Barışmak Mümkün mü?

Evden çalışma hayatımızın bir gerçeği oldu. Peki bu gerçeği sağlıklı bir zemine oturtmak mümkün mü? Pijamayı çıkarıp takıma geri mi dönmeliyiz, yoksa Zoom'u daha insani bir hâle mi getirmeliyiz?

1. Psikolojik Sınırları Çizmek

– “Evde çalışıyorsam, evde yaşamalıyım da.” Bu cümle, modern uzaktan çalışmanın temel dengesidir. Çalışma saatlerini belirlemek, yemek arası vermek, yürüyüş yapmak, mümkünse başka bir odaya geçip mesai sonrası moduna geçmek... Küçük detaylar, büyük farklar yaratır. Çünkü evde çalışmak, 7/24 ulaşılabilir olmak anlamına gelmemeli.

2. Sosyal Teması Yeniden Hatırlamak

Arkadaşlarla kahve içmek için bahane üretmek gerekmez. Fiziksel buluşmalar, gerçek gülümsemeler, samimi sohbetler… Evden çalışan bir birey için “haftada 1 kez dışarı çıkmak” bile zihin sağlığı açısından yatırımdır. Unutma: Slack gülücükleri gerçek kahkahalar kadar etkili değildir.

3. Görünmeyen Başarıyı Sahiplenmek

Evde çalışırken başardığın işler sahne ışıkları altında değildir. Ama bu onları önemsiz yapmaz. Kendini takdir etmek, başarıyı dışarıdan onay gelmeden fark edebilmek; modern çağda zihinsel bir beceri hâline geldi. Pijamayla hazırlanan sunumlar da değerlidir. Kamera kapalıyken verilen emek de kıymetlidir.

Sonuç: Pijamayla Başarı Mümkün mü?

Evet, mümkün. Ama bu başarıyı sadece ekran karşısında değil, kendi zihinsel dünyamızda da inşa etmek gerekir. Zoom ve Slack gibi araçlar hayatımıza hız kattı, ama ruhumuzu da yorabilir. İnsan, sadece üretmekle değil, hissetmekle de var olur.

Evde çalışıyorsan kendini motive etmek için bazen bir kahve demlemen, bazen de sadece balkona çıkıp gökyüzüne bakman yeterli olabilir. Çünkü artık başarı, eskiye göre daha sessiz. Ama hâlâ senin içinde doğan bir şey. Pijama giymek onu azaltmaz. Yeter ki sen onun varlığını fark et.

Ve belki de en önemlisi:

“Pijamayla başarıyı yakalayabilmek, takım elbiseyle mutsuz olmaktan çok daha değerlidir.”

Pijama + Zoom = Başarı mı? Yoksa yeni bir depresyon formu mu?
Bu makalenin telif hakkı ve tüm sorumlulukları yazara ait olup, şikayetler için lütfen bizimle iletişime geçiniz.
URL:

Yorumlar

  • Bu makaleye henüz hiç yorum yazılmamış. İlk yorumu yazan siz olabilirsiniz.

Bu yazıya siz de yorum yapabilirsiniz

İnternet sitemizdeki deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanıyoruz. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz. Daha fazla bilgi.