15.09.2013

Geleneksel Tarım ile Organik Tarım Arasındaki Fark

Geleneksel Tarım ile Organik Tarım Arasındaki Farklar Nelerdir?

Bu eserde geçen, tarımın tarifi ve tanımı ile ilgili olarak yer alan bazı terimlere bakılacak olursa; kolaylıkla şunlar görülecektir. Ayrıca tarım sistemi olarak kabul edilebilecek terimler şunlardır:

Geleneksel Tarım Nedir?: Tarımsal kimyasallar (bilhassa kimyasal ilâçlar ve gübreler) kullanılmadan önceki uygulanan yöntem ve usulleri kapsayan, yetiştiricilik sistemidir. Bu sistemde yüksek verimli ıslah çeşitleri ve belli bir ölçüde mekanizasyon bulunmaktadır. Burada üretim (çoğaltım) materyali olarak kullanılan yüksek verimli çeşitler tabii ıslah yöntemleri (seleksiyon, kombinasyon ve mutasyon) ve adaptasyon araştırmaları ile elde edilmiştir.

Konvansiyonel (Klasik) Tarım Nedir?; veya alışılmış tarım, ya da normal tarımsal uygulamalar, bugün yaygın olarak uygulanan tarım sistemidir. Genetik olarak yapısı değiştirilmiş yüksek verimli bitki ve hayvan çeşit ve ırklarının tek ürünlü tarım, tarımsal ve kimyasal girdilerin yoğun bir şekilde kullanılması ile devam ettirilmektedir. Çok sık ve yoğun toprak işlenmesine bağlı olarak toprak tahribatı ve çoğu yerde aşırı ve uygun olmayan usullerle sulama yapılmasına bağlı olarak tuzlulaşma ve sodikleşme (toprakta sodyum birikimi, çoraklaşma) problemleri ortaya çıkmaktadır.

Sürdürülebilir Tarım Nedir?; sürdürülebilir arazi ve toprak kullanımını esas alan, ancak çok belirli kuralları olmayan, fakat diğer tabi kaynakları da kullanırken onları da tüketmoyi değil, kullanarak geliştirmeyi hedefleyen tarımsal uygulamalardır.

Biyodinamik Tarım Nedir?: Bir tür organik tarım uygulaması olup, ayrıca bu uygulamanın belli bir ölçüde psikososyal (ruhsal) boyutu da olan tarımdır. Burada çiftçilerin ruh sağlığı ve huz-jru bakımından rehabilitasyonu da söz konusudur.

Organik Tarım Nedir?; Organik tarım daha önce de tarif edildiği gibi, ekolojik=biyolojik ilkeleri ve standartlardan, devamlı denetimi ve belgelendirmeyi gerektiren toprak verimliliğini ve bitki sağlığını esas alan, çevre tahribatını gözden uzak tutmayan, daha doğrusu daima çevreyi koruyan, tarımsal kimyasalların kullanımını kısıtlayan, sınırlandıran hatta izin vermeyen tarım uygulamaları sistemidir.

Entegre (bütünleşik) Tarımsal Üretim Nedir?; ise sürdürülebilir yetiştirme sistemi olarak da isimlendirilebilen, sınırlı bir şekilde, mevzuata bağlı olarak kimyasal kullanımına izin veren, ancak çok keskin kuralları olmayan tarımsal uygulamalardır.

Geleneksel veya ilkel tarımla organik tarım arasında kısmi bir benzerlik olduğu söylenebilir. Mesela her iki sistemde de yapay kimyasal gübreler, insektisit, fungusit, herbisit, büyümeyi teşvik ediciler ve gelişmeyi düzenleyiciler kullanılmaz. GDO'lar kullanılmaz, yoğun olarak hayvan gübresi kullanılır. Geleneksel tarımda uygulanan organik tarım yöntemleri ise, kapalı besin maddesi döngüsü, dış kaynaklı girdi azlığı, bitki artığı (malç) ve kompost kullanımı ile biyokütle döngüsünün sağlanması, uygun ekim nöbeti, tek türe bağlı olmaktan çok farklı bitkilerin yetiştirilmesi, toprak, su ve enerji kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi toprak verimliliğinin sürekliliği, toprak erozyonunun önlenmesi, hayvan dostu yetiştiricilik olarak sıralanabilir. Organik tarımda geleneksel tarıma kıyasla en belirgin farklılıklar, zararlı yönteminde mikrobiyal ilâçların kullanımı, yararlı çeşitlerin kullanımı, yeşil gübre, örtü bitkisi, azot sağlayan bitkilerin dönüşümlü ekimi, gelişmiş ve koruyucu toprak sürümü, çapa-lama, ekim ve belgelendirme olarak verilebilir.

Son yıllarda en fazla entegre veya bütünleşik tarımsal üretim (IP= Integrated Production) üzerinde durulmaktadır, özellikle gelişmiş ülkelerde oldukça gündemde olan bir tarımsal üretim sistemidir. Bu üretim şeklinin belirgin kuralları olmakla beraber üretimde kimyasal maddelerin kullanımının azaltılması hedeflenmiştir. Bitki koruma işlemlerinde, biyolojik kontrol yöntemleri ile birlikte uygun kimyasal pestisit kullanımı birlikte değerlendirilmektedir. Zararlıların veya hastalıkların önemli ekonomik kayıplara neden olacağı riskinin varlığı halinde, mevzuatın elverdiği ölçüde kimyasal kullanılabilmekte, ancak kullanılabilecek en üst dozlar tanımlanmaktadır. İP (bütünleşik üretim) uygulamalarında benimsenmiş bir standart yoktur. Uygulamalar ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bazı ülkeler kendilerine göre standartlar ve etiketleme sistemleri geliştirmiştir. Bu üretim yöntemi, bazı ülkelerde "yeşil üretim" olarak da adlandırılmıştır.

özetlemek gerekirse organik tarımın diğer uygulamalardan olan rarKiarı maddeler halinde yazılabilir:

1. Organik olarak yetiştirilen ürünler koku, tat, renk, doku ve bunların bileşkesi olan aroma bakımından üstündür.

2. Organik ürünlerde nitrat ve nitrit birikmesi yoktur. Nitrat ve nitrit birikmesi özellikle bebeklerde ve çocuklarda mavi bebek (Meta he-moglobia) hastalığına neden olur. Bu, metabolizmada nitrit birikmesi sonucu kanın dokulara oksijen taşımasını engeller ve bünyede morarmalar meydana gelir. Aynı hastalık genç hayvanlarda da görülebilir.

3. Organik tarımda tohumluk, fide, fidan ve damızlık, spor, ana arı, yumurta (balık üretimi için) olarak kullanılan üretim materyali masrafı yüksek olabilir.

4. İşgücü kullanımı (masrafı) organik tarımda fazla olur.

5. Organik tarımda toprak verimliliği daha iyi korunur.

6. Organik ürün üretimi sınırlı, talep fazla olduğu için birim fiyatlar yüksek olur.

7. Organik tarımda toprak ve su muhafazası daha iyi ve toprak erozyonu çok daha azdır.

8. Organik tarımda, tarım yapılan ortam daha iyi korunur, biyolojik çeşitlilik ve zenginlikler çok daha iyi korunur.

9. Organik tarımda polikültür tarım sistemleri daha kolay uygulanır.

10. Organik tarımla yaban hayatı çok daha iyi korunur.

11. Organik tarım işletmelerinde organik gübrelere büyük ihtiyaç olduğu için bitkisel üretimle hayvansal üretim birlikte yapılabilir ve böylece bütünleşmiş tarım uygulamalarında avantajlar sağlanmış olur.

12. Organik yetiştiricilikte ekim nöbeti uygulamaları şart olduğu için, işletme tek ürün yetiştirmenin risklerinden korunmuş olur.

Organik yetiştiricilikle geleneksel tarım ve diğerleri arasında daha başka detayda farklar da bulmak mümkün olabilir. Fakat bu konuda organik yetiştiriciler ve tüketicilere bir bakış açısı verebilmek bakımından buraya yazılanlar kâfidir.

Organik Tarım ile Eş Anlamlı Kavramlar

Daha önce de zaman zaman değinildiği gibi, dünyada ve Türkiye'de nüfusun her geçen gün hızlı bir şekilde artıyor olması gerçeği, insanların gıda, giyinme ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için her alanda olduğu gibi tarımda da mevcut bütün kaynakların sınırlarına doğru zorlanmasını gerektirmiştir. Çünkü dünyada üretim artışı oranının nüfus artış oranından yüksek olması gerekmektedir. Bir başka söyleyişle organik madde üretim alanlarının sınırlı olması, mevcut toprak ve su kaynaklarının kullanılarak daha bol ürün elde edilmesi bu kaynakların ve canlı üretim materyalinin istismar derecesinde kullanılmasını gerekli kılmaktadır, insanları gereği gibi besleyebilmek için değil sadece karınlarını doyurabilmek için bile çok fazla, kitle halinde üretimde bulunmak gerekmektedir. Bunu temin edebilmek için 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ve daha sonra 20. yüzyılın birinci yarısında ve özellikle de ikinci dünya harbinden sonra bilimsel araştırma ve çalışmaların artması, elde edilen neticelerin uygulamaya konması ile ortaya çıkan teknolojik gelişmelerin üretim girdileri şeklinde yetiştiriciliğe tatbik edilmesi verimde büyük artışlar ve rekoltede önemli yükselmeler ortaya koymuştur.

Verimi ve üretimi artıran girdiler

1. Tarımda mekanizasyona gidilmiştir.

2. Israrlı şekilde yapılan genetik ve ıslah çalışmaları ile verim potansiyeli yüksek tohumluk, fide, fidan ve damızlıklar ortaya konulmuştur.

3. Sulama ve bilhassa gübreleme çalışmalarına büyük bir önem verilmiştir.

4. Yabancı ot, hastalık ve haşerelerle çok yoğun bir şekilde ilâçlı mücadele (kimyasal savaş) yapılmıştır.

5. Toprak ve su kaynakları muhafaza edilerek ve depolanarak yetiştirmenin her safhasında kullanılmıştır.

6. Gerek geleneksel tarımda gerekse organik tarımda önemli ölçüde işgücüne ihtiyaç vardır. İşçi ücretlerinin yüksek olması özellikle maliyetlerin yükselmesine, bu da bilhassa organik ürün fiyatlarının yüksek olmasına etki yapmaktadır.

7. Gerek organik tarımda ve gerekse konvansiyonel tarımda eğitim ve öğretim son derece önemlidir. Bazılarının zannettiği gibi organik tarım az girdi kullanıldığı için, ilâç ve gübre kullanılmadığı için bilgisiz ya da ilkel tarım değildir.

8. Hem geleneksel tarımda hem de organik tarımda mutlaka işletmede bir planlama ve program uygulamasının olması şarttır. Her iki sistemde de olmakla beraber, özellikle organik tarımda tarım işletme-sindeki bütün varlıklar kayıt altında olmalıdır. Yetiştiriciliğin kendine özgü disiplini uygulanmalıdır.

Bütün bunlar gerçekleştirilirken, unutulmaması gereken husus "Bütün insanlar ve canlılar için, gelişmiş ya da az gelişmiş ülkeler için, işçi veya kapitalist için, zengin veya fakir için, zenci veya beyaz için, bitki veya hayvanlar için sadece bir tek dünyanın olduğudur." işte bu dünyaya, tıpkı dünkü ve bugünkü gibi gelecekte de yaşanabilir, sağlıklı ve huzurlu bir doğa bırakmak, bütün kaynakları bilinçli kullanmakla mümkündür. Üretimin devamlılığının uzun vadede düşünülmesi, bazı kavramların altının çizilmesini gerekli kılmıştır. Bu kavramlardan biri organik tarım, diğeri ekolojik tarım ve bir başkası da biyolojik tarımdır.

Organik tarımın bugün çevre kirlenmesiyle beraber gündeme geldiği bilinen bir gerçektir. Endüstrinin gelişmesiyle çağdaş teknoloji ve bilgilerin bilime dolayısıyla tarımın kullanımına sunulması sonucunda, birçok zararlı ve yararlı maddelerin toprak ve bitkilere tatbiki, zaman zaman beraberinde çevre kirliliği ve zehirlenmeleri de gündeme getirmiştir. Tarımsal üretim boyunca sentetik maddelerin zirai kullanımda olumsuz etkilerinin nasıl saf dışı edileceği ve yerini alacak değişikliklerin neler olacağının tartışılması gereken bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Çağdaş tarım kapsamında ele alınan girdilerin yerini alacak materyallerin, aynı işleri görmesi ancak yapay kökenli olmaması yani, doğal döngü içerisinde yine doğadan bir parça olma eğiliminde olması gerekmektedir. Aynı zamanda bu uygulamaların bir bütün halinde tatbikata geçmesi önem arz etmektedir.

Ekolojik veya biyolojik tarım adı da verilen organik tarımı, genel olarak doğada mevcut olan dengeyi korumak için tamamen veya mümkün olduğu ölçüde sentetik mücadele ilacı ve gübre kullanımı ile, hayvancılıkta antibiyotikler, büyüme düzenleyicileri ve yem katkı maddeleri kullanımını kaldıran, iyi bir toprak bakımı, ekim nöbeti, gübreleme, bütünleşik mücadele yapılması fikrine dayanan bir tarım sistemi olarak tanımlamak mümkündür.

Ekolojik tarım, organik tarım ve biyolojik tarım birbirleri yerine bile kullanılabilirler. özellikle organik tarım ile biyolojik tarım, nerdeyse tam tamına örtüşmektedir. Hatta organik tarım çok daha az bir genişlik ifade edebilir.Sür-dürülebilir tarım ise her iki kavramı da içine alabilmektedir. Eğer bu kavramları birer çember olarak kabul eder de iç içe çizersek, en dışta Sürdürülebilir tarım, ondan sonra Eklojik tarım gelmektedir. Biyolojik tarım ise organik tarımla hemen hemen örtüşmektedir.

Organik Tarım, sürdürülebilir bir eko-sistem, güvenli gıda, sağlıklı beslenme, sosyal adalet ve hayvanlar için de daha iyi çevresel yaşam şartları ile sonuçlanan bir süreçler dizisine dayalı, bütünsel bir sistem yaklaşımıdır. Bu nedenle organik üretim sadece belirli girdileri kapsayan veya dışlayan bir üretim sistemi olmanın ötesinde bir anlam ifade eder. Organik tarımda, sentetik zirai ilâçlar ve gübreler ve tüm sentetik koruyucuların, genetik değişime uğratılmış organizmaların (GDO) ve ışınlanma yöntemlerinin kullanımı söz konusu değildir. Organik tarım Standartlarına uygunluk, hileli uygulamalara karşı tüketiciyi korumak da dahil olmak üzere, kontrol ve sertifikalama yoluyla güvence altına alınmaktadır. Organik Ürünler, organik tarımın esaslarına uyularak kontrol edilip sertifikalandırılarak üretilmiş, hasat edilmiş, işlenmiş, depolanmış, ambalajlanmış ve nakledilmiş olan sağlık için güvenli ürünlerdir.

Organik Tarım, doğanın dengesini bozmadan sağlıklı gıdalar üretmek amacıyla bitkisel ve hayvansal üretimin uygun ekolojilerde fiziksel tedbirler, kültürel tedbirler alarak, biyolojik mücadele ve doğal gübreleme yoluyla yetiştiricilik işlemlerinin gerçekleştirilmesini öneren, üretimde sadece miktar artışını, değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan öteki bir üretim şekli olarak da tanımlanabilir.

Organik tarım bir yetiştirme yöntemi olmaktan ziyade, aynı zamanda bir felsefi düşünce veya inanç tarzı olarak benimsenmelidir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı ve Avrupa Birliği tarafından geleneksel tarıma alternatif olarak kabul gören bu üretim şekli biyodinamik ve ekolojik olarak da adlandırılmaktadır. Organik tarım geleneksel tarıma, eskiye dönüşü özendirmez, aksine ekosistemin ve üretimle ilgili tekniklerin bilinmesi ile uygulanabilen bir tarım sistemidir.

Tarımsal üretimde kullanılan ilâç, gübre ve benzeri kimyasalların olumsuz etkileri insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye başlamıştır. Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilâçlarının hiç veya mümkün olduğu kadar az kullanılması (mevzuatın müsaade ettiği kadar) bunların yerine aynı görevi yapan organik tarım sistemi geliştirilmiştir. FAO ve Avrupa Birliği tarafından modern tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde "Ekolojik Tarım", Fransızca, italyanca, ve ispanyolca'da "Biyolojik Tarım", ingilizcede "Organik Tarım"Türkiye'de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Türkiye'de organik tarım, başlangıçta ekolojik tarım veya yetiştiricilik olarak söylenmiş olmakla beraber, artık bugün organik tarım diye adlandırılmaktadır.

 

Geleneksel Tarım ile Organik Tarım Arasındaki Fark
Bu makalenin telif hakkı ve tüm sorumlulukları yazara ait olup, şikayetler için lütfen bizimle iletişime geçiniz.
URL:
Etiketler:

Bu makale 50152 kez okundu

15.09.2013 tarihinde yazıldı
Reitix

Yorumlar

  • hüseyin56
    29.07.2021

    insan toprağa basma ihtiyacı duyuyor, apartman her ne kadar konforlu ve her türlü soruna koşan görevlilerin olduğu bir yer olsa da sonunda insan kendine ait olan ve kendi düzenleyebileceği bir toprağa sahip olmak istiyor. ama şehir içinde böyle bir imkan da neredeyse kalmadı artık

  • arthurmen
    29.07.2021

    evde tükettiğiniz meyve ve sebzelerden çıkan her bir çekirdek aslında bir tohum demek. hatta salatalık ve biber gibi sebzelerde içlerindeki çekirdeklerin miktarını düşünecek olursak onlarca tohum demek. bunları çöpe atmak yerine ekerek kendi sebzelerinizi üretebilirsiniz işte

  • Eyüp Demir
    29.07.2021

    sonraki aşaması da zaten evde kompost ve solucan üretimi :) eğer kendi bahçenize sahip olabilecek kadar şanslıysanız bahçenizden kendi ailenizin temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar sebzeyi zaten çıkartabilirsiniz. eğer bahçeniz yoksa da balkonunuzu saksılarla verimli bir şekilde kullanarak temel ihtiyaçlarınızı bu saksılardan organik olarak sağlayabilirsiniz

  • Ahmet.Güler
    29.07.2021

    pandemik tarım diye bir şey daha çıktı son 2 yılda, bu da herkesin kendi balkonunda aslında kolaylıkla bir şeyleri ekebileceğini fark etmesi ile başlayan bir akıma verilen ad. hazır tüketmeye fazlasıyla alışmış bir kuşak da böylece usta çağırmadan vida sıkmayı ve dışarıdan sipariş vermeden bir şeyler hazırlamayı öğrenmiş oldu

  • hamdi
    17.10.2020

    Tarım için sözde verilen teşviklerden sonra artık kimsenin tarıma hele ki çok daha zahmetli ve masraflı olan organik tarıma yöneleceğini sanmıyorum. İnsanların bir yandan sağlıklarını korumaya çalışırken bir taraftan da kandırıldıkları algısıyla psikolojilerini korumaları en önemi unsurların başında geliyor.

  • sinems
    11.04.2020

    youtube videolarında olduğu kadar kolay işler değil çünkü sebze yetiştiriciliği konuları. bir kere evinizin balkonunda yeterli alan var mı? ne kadar alana ne kadar saksı kuracaksınız ki içine ektiğiniz ekinleriniz size ve ailenize yetecek kadar ürün verecek? kışın bulunduğunuz yerdeki hava şartları nasıl? bu kadar saksıyı içeri alsanız olmaz, dışarıda bıraksanız hiç olmaz. müstakil bahçeli evi yok herkesin anlayacağınız

  • elektrod
    11.04.2020

    geçen yıl bu zamanlarda soğan, patates ve biberlerdeki fiyat artışından dolayı insanlar kendi balkonlarında sebze yetiştirmeye başlamışlardı. bugün ise sokağa çıkma yasağından dolayı insanlar yine evlerinde nasıl sebze yetiştirebileceklerini araştırıyorlar. nedense hep iş işten geçtikten sonra jeton düşüyor

  • idilim97
    08.03.2020

    tarımın sürdürülebilir olması konusunda tohum çeşitliliğinin korunması, ekilebilir alanların verimliliğinin ve alanının korunması ile beslenmesi ve doyurulması gereken insan nüfusunun çok fazla artmaması sayılabilir temel olarak. bu üç parametre de sürekli olarak negatif anlamda değişiyor, sürdürülebilir tarımın daha ne kadar sürdürülebilir kalacağı tam bir muamma

  • gizemlimerve
    15.07.2019

    topraksız tarım gibi yeni sayılabilecek tarımsal faaliyetler internet sayesinde çok hızla dağılıyor, insanlar da ek bir şeyler yapmak istedikleri için harıl harıl bu gibi yeni alanlara ilk giren kişiler olmaya çalışıyorlar. bir de devlet destekli tarımsal faaliyetler olursa bence bizim insanımız beyaz yaka patron demez eliyle toprağı eşer işinin sahibi olur en iyisini yapar

  • cinali
    28.05.2019

    televizyonda mango, avokado, hindistan cevizi, rambutan, su elması, kumkuat gibi tropikal meyvelerin artık bizim ülkemizde de yetiştirilebildiğine ilişkin çok habere denk geliyorum bu ara, iç anadolu'da sera olarak tropikal meyve üretmeye çalışmak bence başarısız olması garantiye yakın bir fikir ama antalya ya da mersin dolaylarında bir arsa alınarak denemeleri yapılabilir belki neden olmasın

  • ceyhun.cakar
    28.05.2019

    tarım konusunda kuşakların bilgilerini getirerek bu işi dededen babadan yapanlar artık işi bırakma noktasına gelmişler, toprağı tanıyanlar da onlar tohumları ilaçları gerçek anlamda bilenler de onlar. diğer taraftan da şehir yaşantısından bıkan insanlar iki video izleyip hemen seracılığa başlamış durumdalar. iç anadolu'da avokado serası yapanı bile gördükten sonra bakalım bu işler nereye gidecek merakla izliyorum

  • medi
    16.04.2019

    evinizde yetiştirdiğiniz meyve ya da sebzeyi dalından koparıp da yemek kadar büyük bir mutluluk daha olamaz, ufacık biber bile olsa ellerinizle ektiğinizi bildiğiniz için size teşekkür ediyorlarmış gibi tatlı bir his veriyor büyütebilirseniz

  • kuandık
    16.04.2019

    toprağa şeker ya da maden suyu katın diyenler de var ama başka tarımcılar da bu uygulamaların toprakların ph oranlarını değiştirdiklerini gerekçe göstererek bu uygulamaların yanlış olduklarını söylüyorlar, uygulamadan emin olmak mümkün değil anlaşılan

  • ycet
    14.04.2019

    sadece tarım arazilerinde değil, evlerinde çiçek yetiştirenlerin de ya da balkonlarında sebze yetiştirenlerin de aynı uygulamaları yapması gerekiyor, örneğin toprağı her yıl havalandırmak, içerisine yumurta kabuğu, aspirin, narenciye kabuğu, muz kabuğu, tarçın ve kahve gibi takviyeler yapmak ve 3-4 yılda bir de toprağı tamamen değiştirmek gerekiyor. çiçekleriniz neden büyümüyor ya da bir yaştan sonra kuruyor diye merak ediyorsanız sorunuzun yanıtı da burada olabilir

  • sevecen
    14.04.2019

    toprak dinlendirmek tarım arazilerinde benim de bildiğim kadarıyla düzenli olarak yapılması gereken bir uygulama, aşırı gübreleme ve her ay durmaksızın o ayın sebzesini ekmek ve mola vermeksizin toprağı çalıştırmak sonunda toprağın verimini sıfırlıyor

  • mervetekin
    14.04.2019

    toprağı dinlendirmeden her yıl aynı ürünleri tekrar tekrar ekmek olsa olsa bilinçsiz tarım olabilir, en azından topraktan farklı emilimler yapan farklı sebzeler birkaç metrelik aralıklarla dönüşümlü olarak ekilebilir ki toprak kendini toparlayabilecek ve eksilen maddelerini tamamlayacak fırsat bulabilmiş olsun

  • eftellyaa
    31.07.2018

    geleneksel tarım ile organik tarımı birbirine daha yakın olarak yorumluyorum, asıl yapılmaması gereken ne varsa katkılı ya da hormomlu tarımda yapılıyor

  • davey jones
    23.04.2018

    organik tarımın da süreklilik açısından ele alınması ve yeterince mahsul alınması ile yetinilmesi bilincinin yaygınlaşması gereklidir. Bunun için üreticilerin yatırımları ve emeklerinin de karşılıklarını alacaklarını bilmeleri ve birer birey olarak geçinebileceklerini de bilmeliler

  • morgen
    11.12.2015

    birisinde gerçek meyve sebze yersiniz diğerindeyse meyve sebzeye benzeyen ama tadı plastik gibi olan zararlılar

  • incebellibardak
    01.12.2015

    bir bakış açısı temel amacın geliri artırmak olduğunu savunabilir ancak geometrik artışla çoğalan bir dünya popülasyonunda herkesin doğal yollarla sonsuza kadar doyamayacağı beklenen bir sonuçtur. bu sebepledir ki aslında ülke hükümetleri arka plandan da olsa herkesin doyabilmesi için gdo'lu ya da diğer zararlı tarımsal ürünlerin üretilmesini aslında desteklemektedirler. kaynak gösterebilir miyim? hayır? ama ben bunu gördüm bunu söylerim.

  • ahmet _49
    01.12.2015

    geleneksel tarım geleneksel tarım olmaktan çıktığı için aslında organik tarıma ihtiyaç duyulmuştur, zira eski geleneksel tarım zaten organik tarımdı. ne zaman ki hormonel ve ilaç bazlı takviyeler ile genetiği bozulmuş tarım ürünleri ile kazanç artırılmaya çalıştı, o zaman ortaya yeni dönem tarımsal faaliyetleri çıktı. uzun lafın kısası bu bahsettiğim yeni dönem tarımsal faaliyetlerini geleneksel tarım olarak adlandırmak kanımca doğru değildir

  • alpbugra71
    26.05.2015

    birisi pahalı birisi ucuz, kıt kanaat yaşıyorsanız hangisini seçeceğiniz zaten belli

  • rockland
    27.10.2014

    organik tarım ülkesi olmayı zaten geçiyorum da, en azından parasını verdiğimizde satın aldığımız ürünlerin organik olduğuna emin olmak istiyoruz. Organik pazarda temel olarak iki farklı satıcı profili var, birisi üretici köylüler, diğerleri ise ağızlarında sigarayla gel ablacımcılar. Tüketicinin organik üründen soğumasıyla üretici de o kadar zahmetten kaçınır oluyor bence

  • hadigari9
    27.10.2014

    anlam veremeyecek bir durum yok aslında, sayın alperen bey organik tarım üretici olabilmenin ne kadar güç olduğundan bahsetmiş, kaldı ki milletçe elimize para geçtiğinde 10 dönüm arsa kapatıp ceviz yetiştirmek gibi bir hastalığımız var, sorsan hangi ceviz yetiştiricisi tarımdan anlıyor diye, tabii ki hiç birisi. onlar bile mahsulü çoğaltmak için farkında olmadan genetik olmayan üretim yapmak durumunda kalıyorlar. bu bilinçle organik tarım ülkesi olmamızı beklememek lazım

  • ilkercan
    27.10.2014

    Dünya haritasına bakarsak hem tarımsal alanın genişliği, hem de tarımla uğraşan nüfus yoğunluğu olarak bırakın kendimize yetmesini, bütün dünyaya ihraç etmemiz beklenirken halen gdo'lu ürünler tüketiyor olmak durumunda olmamıza anlam veremiyorum açıkçası

  • bugatti.veyron
    27.10.2014

    özetle herkese yetebilecek kadar organik tarım mahsulü olamayacağı için parası olanın tüketip uzun yaşayacağı, parası olmayanın ise kafam kadar domatesleri yemeye devam edeceği düzendir.

  • alperen
    08.10.2014

    son tüketici tarafından bakıldığında birisi pahalıdır (organik ve sağlıklı) bir diğeri ise ucuzdur (geleneksel de denmez artık, bildiğin GDO'lu). Üretici tarafından ise birisinin üretimi zahmetli ve pahalıdır, organik sertifikasını almak derttir, denetlenmesi karın ağrısıdır, satışı pahalı olduğu için zordur, devlet destekleri sizi pahalı hammadde almaya zorlar (organik üretim ve organik üreticinin dertleri), diğeri ise satışı nispeten kolay ve üretimi ucuzdur (new age of gdo'lu geleneksel tarımcılık).

Bu yazıya siz de yorum yapabilirsiniz

İnternet sitemizdeki deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanıyoruz. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz. Daha fazla bilgi.