02.07.2025

Freelance Çalışmak Özgürlük mü, Yoksa Fatura Peşinde Koşmak mı?

Her sabah aynı saatte uyanmak, servise binmek, ofis dedikodularına maruz kalmak… Derken bir gün bir video izlersin: “Sabah uyanıyorum, kahvemi alıyorum, bilgisayarımı Bali’deki bungalovumda açıyorum. Özgürce çalışıyorum.” İşte freelance hayat böyle pazarlanır. Ama gerçek öyle mi?

freelance olmak

Freelance Ne Demek? Hemen Bir Rüya Satın Alalım

“Freelance” kelimesi kulağa havalı gelir. Sanki kılıcı olmayan ama özgürlüğü için savaşan bir dijital şövalye gibi. Kendi işinin patronu, pijamayla toplantı yapan yaratıcı bir birey. Çalışma saatlerini sen belirliyorsun, patronun yok, trafik yok, stres yok. Ama bir detay var: Düzenli maaş da yok.

1. Ofis Yok, Ama Evde Koltuk Var

Freelance çalışmak demek ofis kalabalığından kurtulmak demek. Ama evde çalışmaya başlarsın, önce koltukta, sonra masa, sonra tekrar koltuk. Gün sonunda belin tutulur, çünkü ergonomik sandalye yok, kahve bitmiş, internet yavaşlamış. İş yerindeki su sebilini bile özlersin.

2. Patron Yok Ama Müşteri Var

“Ben artık kendi patronumum!” der freelance çalışan. Ama gerçekte 3 müşterisi vardır ve her biri kendi mini patronudur. Hatta biri gece 23.45’te “bi şey rica edebilir miyim ya” diye mesaj atar. Gülümseyerek “tabii” dersin, çünkü fatura bekliyor.

3. Saatleri Sen Belirliyorsun, Ama Müşteri Değil

Freelance çalışma özgürlüğü çok övülür. Ama gerçek hayatta “ben gece çalışırım” planı genelde sabah 09.00’da gelen müşteri mailiyle suya düşer. Saatler esnek değil, sadece kaygan. Gün geçtikçe geceye kayan iş planı, sabahları uykusuz gözlerle başlanan Zoom toplantılarına dönüşür.

Freelance Başlangıcı: Rüya Gibi Gözükür

Kurumsal hayattan bıkmış biri freelance’e geçtiğinde genelde ilk haftalarda mutludur. Kendine kahve yapar, story atar: “Yeni hayatımın ilk günü.” Bilgisayar ekranında boş bir sayfa, arka planda Spotify’da bir lo-fi listesi çalıyor. Henüz ilk ödeme alınmamış ama özgürlüğün sarhoşluğu yeterlidir.

1. Yeni Nesil Kahramanlık: Upwork ve Fiverr

Freelancerlar için dijital iş platformları ilk savaş alanıdır. Profil oluşturulur, portfolyo yüklenir, fiyat yazılır ve beklenir. İlk iş geldiğinde ekran fotoğrafı alınır, gruba atılır, “başladık beyler” denir. Ama işler burada başlar, çünkü mücadelenin adı artık: Müşteri memnuniyeti.

2. İlk Para, İlk Coşku

İlk freelance ödemesi duygusal bir andır. Sanki hayatın ilk maaşı gibi. 14 dolar geldiğinde ekran görüntüsü alınır, dolar kuru hesaplanır ve “bu sadece başlangıç” yazılır. Ama sonra o paranın %20’sini platform alır, bir kısmı işlem ücretine gider, eline 9 dolar geçer. Yine de mutluluk büyüktür.

3. Kendi Kartvizitini Yapmak

Freelancer olmak, “her şeyi kendin yapmak” felsefesine doğrudan girmektir. Kendi logonu tasarlarsın, mail imzanı oluşturursun, fatura kesmeyi öğrenirsin. Sosyal medyada “freelancer designer” yazarsın. Ama kimse iş vermezse yine aynı koltuktasındır.

Freelance Hayatta Müşteri Her Şeydir (Ama Asla Yetmez)

Freelancer olmak, müşteriyle sürekli bir iletişim halinde olmayı gerektirir. Ama bu iletişim genellikle şu şekilde ilerler:

  • “Bir deneme yapabilir misiniz?”
  • “Benim aklımdaki biraz daha farklıydı…”
  • “Revize gönderiyorum. Aslında başa dönebilir miyiz?”
  • “Ellerinize sağlık ama ödeme biraz gecikecek.”

Müşteriyle iyi geçinmek hayati önem taşır. Çünkü kötü puan demek, bir daha iş alamamak demektir. Bu yüzden freelance çalışanın en önemli becerisi: İletişim kabiliyeti değil, diplomasi yeteneğidir.

1. “Revize” Ne Zaman Biter?

Bir iş biter. Müşteri der ki “Harika olmuş ama küçük bir revize rica edebilir miyim?” Küçük revize büyür, tasarımın rengi değişir, sonra metin komple değişir. En sonunda “Acaba bu başka bir fikirle mi başlasak?” diye sorulur. İş döner dolaşır başladığı yere gelir. Ve sen hâlâ ilk teklifle çalışıyorsundur.

2. Mailleşme Sanatı

Freelancer olmak demek “Merhabalar, umarım keyfiniz yerindedir” cümlesini günde 11 kez yazmak demektir. Geri bildirim verirken sert olmamak, hakkını savunurken kırıcı olmamak, ödeme talep ederken nazik olmak gerekir. Bu yüzden freelance çalışanlar aslında birer iletişim ustasıdır.

3. Pazarlık: Satıcı Gibi Hissedersin

Müşteriyle fiyat konuşurken yaşanan gerginlik, bir pazarda domates fiyatı konuşur gibi geçer: – “Bu çok değil mi?” – “Bu iş o kadar etmez.” – “X kişi daha ucuza yapıyor.” Sen de düşünürsün: “X kişi kim ya? Benim ekmek param bu.” Ama yine de indirim yaparsın. Çünkü fatura bekliyor.

Yalnızlık: Özgürlüğün Sessiz Bedeli

Freelance çalışmak sosyal medya paylaşımlarında hep keyifli görünür: kahve, masa, manzara, laptop. Ama perde arkasında uzun yalnızlık saatleri vardır. Özellikle ilk aylar şöyle geçer:

  • Gün içinde hiç kimseyle konuşmamak,
  • Akşam olduğunda bile hâlâ pijamayla olmak,
  • “Ben ne yapıyorum ya?” sorgusu,
  • Bir iş gelmediğinde “Acaba her şey bitti mi?” paniği.

1. Sosyal İzolasyon

Ofiste çay molasında yapılan muhabbetler, sabah “günaydın”laşmalar, öğle arasında birlikte yenilen yemekler… Bunlar freelance hayatta yoktur. Bu da zamanla sosyal izolasyona yol açar. Hatta bazı freelancerlar “ya ben konuşmayı unutuyorum galiba” diye iç geçirir.

2. Destek Eksikliği

Kurumsal hayatta işler zorlaştığında ekip arkadaşına dönüp “ya bana yardım eder misin?” diyebilirsin. Freelance’te bu yoktur. Tek başınasın. Hem üretici, hem müşteri ilişkileri sorumlusu, hem de muhasebecisin. Ve en kötüsü: sorun olunca danışabileceğin bir insan kaynakları bölümü de yoktur.

3. Motivasyonun Dalgalanması

Sabah erken kalkmak için bir zorunluluk yoksa, neden kalkasın? Bugün yapmazsan yarın yaparsın. Ama işler birikir, vicdan rahatsız eder. Bir sabah bakmışsın, üç iş birikmiş ve hepsi “bugün teslim” demişsin. Sonra gece üçte “ben bu işi neden seçtim” diye düşünürken bulursun kendini.

Freelancer’ın Gizli Kabusu: Vergi ve Fatura

Freelance çalışmanın ilk ayında her şey güzel gider. Sonra bir gün bir müşteri şöyle der: “Bana bir e-fatura gönderir misiniz?” Bunun anlamı şudur: Artık senin de resmi olarak devlete “ben çalışıyorum” demen gerekiyor. Bu da vergiyle yüzleşme anıdır.

1. Şahıs Şirketi Açmak

Türkiye’de freelance çalışmak demek, bir noktada şahıs şirketi kurmak demektir. Ama bu öyle kolay bir süreç değildir. “Vergi dairesine gidip form dolduruyorum”la bitmez. Muhasebeciyle anlaşılır, aylık defter ücreti ödenir, e-fatura sistemine girilir. Her şey resmileşir. Özgürlük bir anda Excel tablosuna dönüşür.

2. “Ben Fatura Kesmiyorum” Modeli

Birçok freelance çalışan, “henüz çok kazanmıyorum” bahanesiyle fatura kesmeden çalışır. Ama bu model kısa vadeli bir çözümdür. Çünkü müşteri büyüdükçe şirket olur, şirket olunca fatura ister. “Hocam bir arkadaşın üzerinden mi kessek?” gibi diyaloglar freelance dünyasının gri alanlarını oluşturur.

3. Vergi Ödemek, Ama SGK Olmamak

Şahıs şirketiyle çalışan bir freelancer vergi verir ama otomatik olarak SGK ödemez. İsteğe bağlı sigorta ya da Bağ-Kur yatırması gerekir. Bu da her ay yeni bir masraf demek. Sonuç olarak çoğu freelance çalışan “ileride hallederim” diyerek sosyal güvence konusunu erteler. Ta ki doktora gitmesi gerekene kadar.

Gelir Dengesizliği: Bugün Var, Yarın Belki

Freelancer’ın maaşı yoktur. Bu bazı aylarda büyük bir özgürlük gibidir, bazı aylarda ise strese dönüşür. Çünkü ödemeler sabittir ama gelir sabit değildir.

1. “Bu Ay Ne Kadar Kazandım?” Sendromu

Kurumsal çalışanda ayın 1’i maaş günüdür. Freelance çalışanda ise ayın 1’i bir şey ifade etmez. Ay sonu geldiğinde şöyle bir hesap yapılır: – “2 iş aldım, biri 2000 TL, biri 6000 TL… ama biri ödenmedi.” – “Kira 7000 TL, internet 300 TL, vergi şu kadar…” – “O zaman eylül biraz sıkıntılı geçecek gibi…”

Bu hesap her ay yeniden yapılır. Ve hiçbir ay bir öncekine benzemez.

2. Dolar Kuruna Bakarak Ekonomik Plan Yapmak

Eğer yurtdışı müşterin varsa iş biraz daha renklenir. Ödemeler dolarla gelir ama hesap da dolarla yapılır: “Bu ay 100 dolar geldi… 33 çarpı 100… güzel para!” Ama sonra dolar 30’a düşer: “Tüh ya.” Ya da ödeme geç gelir: “Daha yatmadı mı ya bu?”

3. “Her Şeye Yetişemem” Gerçeği

Freelancer olmak, hem üretim yapmak, hem finansı takip etmek, hem müşteri ilişkilerini yürütmek, hem sosyal medyada görünür olmak, hem de motivasyonunu korumak demek. Bu kadar rolü tek bir kişi oynar. O kişi de bazen tükenir. Özellikle işler azaldığında, “galiba sistem çöktü” hissi kapıyı çalar.

Pasif Gelir Hayali: Freelancer’ın Son Umudu

Bir süre sonra freelance çalışanların çoğu aynı yola girer: “Ben pasif gelir elde etmeliyim.” Çünkü sürekli aktif çalışmak hem yorucu hem de sınırsız değil. İşte bu noktada arayış başlar: – “Udemy’de kurs mu açsam?” – “Blog açıp reklam mı alsam?” – “YouTube kanalına başlasam mı?” – “E-kitap mı yazsam?”

Bu fikirlerin hepsi değerli ve potansiyel barındırır. Ama pasif gelir de aktif bir emekle başlar. Özellikle freelance çalışırken ekstra enerji bulmak zordur. Yine de denemeler yapılır, çünkü gelecek kaygısı yüksek, umut ise freelanceçilerin tek yakıtıdır.

Ailenin ve Çevrenin Gözünde: İşsiz Gibi Ama Değil

Freelance çalışmanın en zor yanı bazen çevrenin anlayışıdır. Özellikle aile büyükleri için freelance kelimesi “henüz netleşmemiş işler” gibi algılanır. En yaygın sorular şunlardır:

  • “Tam olarak ne yapıyorsun?”
  • “Bir şirkette çalışmıyor musun?”
  • “Sigortan var mı?”
  • “Devlet seni biliyor mu?”

Sen detaylıca anlatırsın: “Ben içerik yazıyorum, dijital projelere destek veriyorum, online eğitim hazırlıyorum.” Yanıt: “Hee... Yani iş arıyorsun hâlâ?”

1. Bayramlarda İş Anlatma Stresi

Bayram, mezuniyet, aile yemeği… Her toplu buluşmada freelance çalışan köşeye çekilir. Çünkü herkesin sabit bir iş tanımı vardır, senin ise yok. Anlatsan anlamayacaklar, anlatmasan ayıp olacak. En sonunda “Evden çalışıyorum” dersin. Bu da “internette takılıyor” olarak çevrilir.

2. “Ne Kadar Kazanıyorsun?” Sınavı

Bu soruyu cevaplamak zordur. Çünkü gelir düzensizdir. Ama karşı taraf net bir rakam bekler. – “Geçinebiliyor musun peki?” – “Kira ne kadar?” – “Emeklilik ne olacak?” Bunların hepsi geçerli sorulardır ama hepsine cevap vermek yorar. Freelance çalışan, en sonunda “İyiyim şükür” diyerek konuyu kapatır.

3. Ebeveynlerin Duaları

Freelance çalışan bir evlat için anne dua eder: – “Allah’ım çocuğuma hayırlı bir iş ver.” Baba daha farklı bakar: – “Askerliğini yaptı mı bu çocuk?” Çevredeki tanıdıklar da ekler: – “Bizim şirkette açık vardı aslında.” Freelancer, bunların hepsine gülümseyerek karşılık verir. Çünkü alışmıştır.

Freelance: Ne Özgürlük, Ne Kölelik – Dengede Kalma Sanatı

Freelance çalışmak, ne tam özgürlük ne de tam esaret. Uçlarda değil, arada bir yerde. Kimi zaman sabah kahveni yudumlayarak gününü planladığın bir özgürlük, kimi zaman gecenin üçünde “bu revizeyi da sabah istemese bari” diye düşündüğün bir baskı.

1. Kendini Tanıma Yolculuğu

Freelance hayat sana kim olduğunu gösterir. Çünkü yalnız çalışırsın, kararları sen verirsin, zamanını sen yönetirsin. Bu da seni bazen tembel, bazen hiperaktif, bazen endişeli, bazen yaratıcı yapar. Her halinle yüzleşirsin.

2. Para ve Zaman Dengesini Kurmak

Kurumsal hayatta zamanını verip sabit maaş alırsın. Freelance’te ne zaman vereceğin ve ne alacağın belli değildir. Bu da her gün mini bir finansal strateji oyunu oynamak demektir. Bugün iş var mı? Yarın ödeme yapılacak mı? Haftaya tatil mümkün mü?

3. “Neden Başladım?” Sorusu ve Cevabı

Bazen freelance çalışırken en çok sorulan sorudur: “Ben bunu neden seçtim?” Cevap net değildir ama hissi vardır. Belki daha özgür olmak istedin, belki yaratıcı alanlara zaman ayırmak, belki de sadece nefes almak… Sebep her neyse, bu yol kişisel bir yolculuktur. Kolay değildir ama öğreticidir.

Sonuç: Faturaların Peşinden Koşarken Bile Özgür Olmak Mümkün mü?

Freelance çalışmak hem özgürlüktür hem de hesap yapma sanatı. Dışarıdan “oh ne güzel ya evden çalışıyor” gibi görünse de içeride her gün ayrı bir stres, ayrı bir mücadele vardır. Yine de özgürlüğün bedeli varsa, bu da o bedellerden biridir.

Son söz? Freelance çalışmak herkesin harcı değildir. Ama kendi yolunu çizmek isteyen, belirsizlikten korkmayan, risk alabilen biriysen; bazen fatura peşinde koşarken bile özgürlüğünü koruyabilirsin.

Freelance Çalışmak Özgürlük mü, Yoksa Fatura Peşinde Koşmak mı?
Bu makalenin telif hakkı ve tüm sorumlulukları yazara ait olup, şikayetler için lütfen bizimle iletişime geçiniz.
URL:

Yorumlar

  • Bu makaleye henüz hiç yorum yazılmamış. İlk yorumu yazan siz olabilirsiniz.

Bu yazıya siz de yorum yapabilirsiniz

İnternet sitemizdeki deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanıyoruz. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz. Daha fazla bilgi.