Facebook Öldü Mü?
Bir zamanlar sabah uyanır uyanmaz ilk açtığımız uygulamaydı. Aşk ilanları, sanal çiftler, grup davetiyeleri, günde 12 kez paylaşılan “Bu gün doğum günüm, beni unutmayın” postları… Hepimizin hayatında bir dönem Facebook vardı. Peki şimdi? Uygulamayı silmeyen ama açmayan milyonlarca insan. Profiline en son 2017'de girip hâlâ orada yaşayanlar. Hadi dürüst olalım: Facebook ölmüş olabilir mi?

Facebook’un Altın Çağı
2007-2014 yılları arası, Facebook’un dijital dünyanın tahtında oturduğu dönemdi. O yıllarda ne Instagram vardı ne TikTok. Twitter bile emekliyordu. Herkes Facebook’taydı. Çünkü:
- Eski sevgilinin ne yaptığını takip etmek bedavaydı,
- Aile bireyleriyle ortak bir grup kurmak mümkündü (ve sonra pişman olunuyordu),
- FarmVille’de havuç yetiştirip gerçek hayatta başarı hissi yaşamak mümkündü.
1. Profil Albümü = Dijital Kimlik
O yıllarda profil fotoğrafı seçmek, karakter beyanı gibiydi. Siyah beyaz yaparsan melankolik, güneşli yaparsan neşeli, sevgilinle koyarsan ilan-ı aşk olurdu. Herkesin sayfası kendi dünyasının vitrinine dönüşmüştü.
2. Etkinlikler ve Davetler
Doğum günü partileri, ev buluşmaları, üniversite etkinlikleri… Facebook etkinlik sayfalarıyla sosyalliğin organizatörü olmuştu. Katıl butonuna basmak, fiilen orada olmak kadar önemliydi. Katılmadan gidilmezdi, gidilmeden de katılınmazdı.
3. Grupların Altın Çağı
“Lisede fizik hocasına gıcık olanlar grubu”, “Eski sevgiliye atarlık yapan sözler”, “Bir zamanlar MSN kullanmış nesil”… Facebook grupları gerçek hayattan daha canlıydı. Bazıları hâlâ var ama yorumlar 6 yıl öncesine ait.
Bir Dönemin Kapanışı: Neden Facebook’tan Uzaklaştık?
Facebook’un çöküşü aniden olmadı. Yavaş yavaş, tıpkı bir mahalle kahvesinin yerini kafelerin alması gibi, platform da kullanıcılarını kaybetmeye başladı. Peki neden?
1. Aile Baskısı
Facebook’un kaderini değiştiren belki de en kritik kırılma: Aile bireylerinin platforma dahil olmasıydı. Anne, hala, dayı, emekli amcalar… Herkes oradaydı. Ve bir gün “Sevgilimle mutlu yıllar 💕” yazdığın gönderine annenin “Çok güzel çıkmışsınız kuzum 🥰” yorumu geldiğinde, Facebook’un senin için bittiğini anladın.
2. Mahremiyetin Buharlaşması
Facebook’un veri skandalları, kullanıcıların platforma olan güvenini sarstı. “Ne yaparsam yapayım Facebook biliyor” hissi, birçok kişiyi rahatsız etti. Artık insanlar özel hayatlarını Mark Zuckerberg’in bilmesini istemiyor. Özellikle de Sevgililer Günü planını.
3. Reklamların İstilası
Bir dönem arkadaşlarının tatil fotoğraflarını görürdün, şimdi sadece “ürün yerleştirme”. Facebook haber kaynağı, dijital pazarlamacıların çöplüğüne dönüştü. Gerçek arkadaş yerine “2. el eşya satışı”, “dijital cilt temizliği” ve “online yatırım eğitimi” gönderileri geldi.
4. Görsel Estetikte Geride Kaldı
Instagram’ın filtreli görselliği ve TikTok’un hareketli içerik patlaması karşısında, Facebook biraz “PowerPoint sunumu gibi” kalmaya başladı. Zaman tünelinde kaybolan yazılar, statik arayüz, eski moda butonlar… Yeni neslin ilgisini çekemedi.
Facebook'u Hâlâ Kim Kullanıyor?
“Facebook öldü mü?” sorusu, biraz da “neye göre, kime göre?” meselesi. Çünkü evet, gençler terk etti ama platform hâlâ devasa bir kullanıcı kitlesine sahip. Sadece sen görmüyorsun çünkü onlar story atmıyorlar. Yazıyorlar, okuyorlar, sessizce izliyorlar.
1. 40+ Kullanıcı Grubu
Facebook bugün hâlâ 40 yaş üstü kullanıcılar için birinci sosyal medya platformu. Çünkü onlar için Facebook, alışılmış bir konfor alanı. Hikâye atmak istemiyorlar, dans etmek istemiyorlar, sadece yazmak istiyorlar. Facebook da tam bunu veriyor.
2. Küçük İşletmeler ve Esnaf
Bir apartmanın altında açılan yeni fırın, “açılışa özel ekmek 3 TL” paylaşımını hâlâ Facebook’tan yapar. Sebebi basit: Lokasyon hedefleme kolay, müşteri kitlesi aynı yaş grubunda. Instagram’da rakipler filtreli sunumla yarışıyor, Facebook’ta samimiyet kazandırıyor.
3. Üniversite Grupları ve Duyurular
Hâlâ bazı üniversitelerde bölüm grupları Facebook üzerinden organize olur. “Vize notları düştü”, “Hocanın PDF’si burada”, “Final iptal oldu” gibi hayati içerikler için hâlâ birincil mecra. Ama sadece bu amaçla, başka hiçbir gönderi görünmeden.
Z Kuşağı Neden Facebook'tan Kaçıyor?
Z kuşağına Facebook önerdiğinizde şu tepkileri alırsınız: “Orası hâlâ açık mı?”, “Ben 3 yıl önce sildim”, “Facebook çok boomer ya.”
Bu tepkiler bile platformun gençler için neden çekici olmadığını gösteriyor.
1. Hızlı Tüketim Kültürü
Z kuşağı hızlı içerik sever. 7 saniyede başlayan video, anında ilgi ister. Facebook’un uzun yazılı gönderileri, yavaş yüklenen zaman tüneli, karmaşık grupları... Bunlar “çok uğraştırıyor” olarak etiketleniyor.
2. Estetik ve Kişiselleştirme Eksikliği
Instagram profili bir sanat eseri gibi düzenlenebilirken, Facebook duvarı genellikle “kronolojik bir karışıklık” gibi görünür. Kendi stilini yansıtmak isteyen gençler için yeterince şık değil. Filtre, şablon, müzik: yok.
3. “Aile Takibi” Endişesi
Bir genç için Instagram’da 10 saniyelik bir story paylaşmak ile Facebook’ta “ilişki durumu güncellemek” arasında dağlar kadar fark var. Facebook hâlâ çok fazla kişisel detay talep ediyor ve bunların hepsi aile üyelerinin gözü önünde. Kim ister ki?
Facebook’un Direnişi: Yeniden Doğuş Çabaları
Facebook da bu ilgisizliğin farkında ve kendini güncellemek için yıllardır çaba gösteriyor. Ama bu çabalar bazen “dede hip-hop’a başladı” gibi duruyor.
1. Marketplace: Dijital Bit Pazarı
“Kullanılmamış bebek arabası”, “çiçekli koltuk takımı”, “takasa açık drone”... Facebook Marketplace, hâlâ çok aktif. Ama daha çok Letgo ruhuyla, sosyal medyadan çok sanal pazar gibi çalışıyor. Hatta bazı kullanıcılar Facebook’a sadece bu özellik için giriyor.
2. Facebook Watch: YouTube’un Mahalle Versiyonu
Kedili videolar, düğün dansları, Arapça dublajlı sahneler... Facebook Watch, algoritmasına düşeni izletiyor ama “neden izlediğini anlamadan izleme” hissi bırakıyor. Kaliteli içerikten çok, “göz takılırsa devam et” mantığıyla çalışıyor.
3. Hikâyeler (Stories): Geç Kalınmış Yenilik
Facebook’a story özelliği gelince, kimse heyecanlanmadı. Çünkü zaten herkes story’lerini Instagram’da atıyordu. Hatta bazı kullanıcılar, Instagram’da paylaştığı story'nin otomatik olarak Facebook’ta da görünmesini "kaza" sanıyor. Ve hemen siliyor.
Facebook Kullanıyorsan Yaşlı Mı Oluyorsun?
Bu biraz acı ama sosyal medyanın en zalim etiketlerinden biri şu oldu: “Facebook kullanıyorsan boomer’sın.” Yani yaşlı, demode, teknolojiye geç adapte olmuş… Hatta gençler arasında “Facebook’unu aç da Sudoku oyna” diye laf bile var. Kaba ama gerçek.
1. Platformun Yaşlanan Profili
Facebook’un aktif kullanıcı yaş ortalaması her geçen yıl artıyor. Yeni kuşaklar platforma gelmiyor, eski kullanıcılar ise hâlâ orada. Ama paylaşım yapmadan, sadece gözlemci modunda. Bir nevi dijital emeklilik kulübü.
2. Gençlerin “Görülme” Endişesi
Z kuşağı için Instagram, TikTok, BeReal gibi platformlar çok daha ilgi çekici çünkü ebeveyn takibi minimum. Facebook ise kelimenin tam anlamıyla “aileyle birlikte yaşıyor.” Bu da gençlerin orada özgür hissetmesini zorlaştırıyor.
3. Mizah Sayfalarının Hedefi
Twitter’da, Reddit’te veya TikTok’ta dalga geçilen bir mecra varsa, o genelde Facebook’tur. “Düğün dansı videoları”, “WhatsApp zincir mesajları” ve “anne yorumu” temalı espriler Facebook’u yaşlıların sosyal medya üssü gibi konumlandırdı.
Mark Zuckerberg’in Kurtarma Planı: Meta
Facebook’un imajını kurtarmak için Zuckerberg 2021’de radikal bir adım attı: Şirketin adını Meta yaptı. Ama bu hamle “Facebook öldü, adını değiştirdi” gibi algılandı. Yani isim gitti ama imaj kaldı.
1. Metaverse Vizyonu
Meta ile hedeflenen şey, sanal evrende yeni bir sosyal yaşam kurmaktı. Avatarlar, 3D toplantılar, VR gözlüklerle yürüyüş… Ama bu vizyon henüz kitleselleşmedi. Çünkü çoğu insan henüz “dijital arazi” almak yerine hâlâ gerçek ev kirasını ödemeye çalışıyor.
2. Threads: Twitter’a Rakip mi?
Meta’nın Instagram’la entegre ettiği Threads uygulaması, Twitter benzeri bir platform olarak tanıtıldı. Ama henüz kullanıcı bağlılığı düşük. Facebook’un yeni nesle ulaşmak için başlattığı bu proje de “biraz zoraki” duruyor.
3. WhatsApp ve Instagram’dan Medet Umma
Facebook’un çatı şirket Meta, kullanıcıyı Facebook’a değil, sahip olduğu diğer platformlara (WhatsApp, Instagram) yönlendiriyor. Yani kullanıcı aynı çatı altında ama başka odalarda takılıyor. Bu da Facebook’un merkez olma özelliğini iyice yitirmesine neden oluyor.
Facebook’un Geleceği: Bitiyor mu, Evriliyor mu?
Facebook’un sonu geldi mi? Yoksa evrim mi geçiriyor? İşte bazı olasılıklar:
1. Sessiz Dev
Facebook, kullanıcı sayısı olarak hâlâ dev. Ama artık yüksek sesle konuşmuyor. Sessizce ayakta duruyor. Bu durum bazı kullanıcılar için bir avantaj: Kimsenin bakmadığı bir yerde görünmek daha güvenli.
2. Dijital Nostalji Alanı
Facebook, yavaş yavaş geçmişin arşivine dönüşüyor. Eski fotoğraflar, 10 yıl önceki yazılar, “Anılar” bildirimleri… Zaman tüneli, artık zaman makinesi gibi. Bir nevi dijital günlük.
3. Kurumsal ve Topluluk İletişimi Aracı
Artık kişisel paylaşım yerine daha çok topluluklar, kampanyalar ve yerel işletmeler için kullanılıyor. Bu da Facebook’u bireysel bir platformdan, kurumsal ve ticari bir mecra hâline getiriyor.
Facebook’a Geri Dönme İhtimalimiz Var mı?
Bazı geceler nostalji çöker. Eski bir şarkı dinlersin, ardından 2009 yılında paylaştığın bir fotoğrafı hatırlarsın. Sonra “Bir Facebook’a bakayım mı ya?” dersin. Girersin, bir bakarsın hala aktif 11 arkadaşın var. Ama 7’si emlak danışmanı olmuş, diğerleri düğün fotoğrafı paylaşmış. Dönersin ama kalmazsın.
1. Geri Dönüş Zor, Alışkanlıklar Değişti
Artık her sosyal mecranın bir fonksiyonu var. Instagram görsellik, TikTok eğlence, LinkedIn kariyer, Reddit yorum, X gündem. Facebook’un “her şeyden biraz” modeli artık eskidi. Kullanıcı odaklı değil, platform odaklı tasarlanmış olması geri dönüşü zorlaştırıyor.
2. Kullanıcı Deneyimi Geri Kaldı
Facebook mobil uygulaması hâlâ karmaşık. Reklam, grup, haber, bildirim, pazar yeri, arkadaş önerileri… Her şey üst üste bindiği için sade bir deneyim sunmuyor. Z kuşağının “hemen anla, hemen kullan” beklentisi bu kalabalık içinde kayboluyor.
3. Dijital Göç Gerçekleşti
Bir platforma veda etmek kolay değildir ama insanlar çoktan taşındı. Tıpkı başka bir mahalleye geçip eski apartmanın önünden artık geçmemek gibi… Facebook eski evin, ama artık yeni misin yok, çünkü başka mecralarda yeni odalar kurdun.
Facebook Rakipleri Karşısında Ne Durumda?
Facebook artık gençlerle yarışmıyor. Daha çok platformunu korumaya çalışıyor. Rakipleri karşısındaki pozisyonuna bakalım:
- Instagram: Facebook’un genç, estetik ve hızlı kuzeni. Aynı evde büyümüşler ama biri tasarımcı, diğeri muhasebeci gibi.
- TikTok: Yeni nesil için her şey. Hız, eğlence, algoritmik isabet. Facebook’un bu ritme ulaşması imkansız.
- X (Twitter): Gündem takibi için hâlâ güçlü. Facebook’un haber paylaşım gücü eskisi kadar etkin değil.
- LinkedIn: Profesyonel dünya burada. Facebook’ta “çalışmaya başladım” duyurusu yapmak bile biraz eski moda görünüyor.
Bir Mizah Efsanesi: “Facebook Mezarlığı”
İnternette şöyle bir efsane vardır: “Facebook bir gün sadece ölen insanların profillerinin kaldığı bir platform olacak.” Kulağa karanlık geliyor ama matematiksel olarak mümkün. Kullanıcılar birer birer hayatlarını kaybettikçe, aktif olmayan hesaplar platformun çoğunluğunu oluşturacak.
Bunun üzerine bazı mizah sayfaları “Facebook Ghost Edition” fikrini bile ortaya attı. Ana sayfa: “Anılar” sekmesi, Gruplar: “Ahirete Hazırlık 101”, Etkinlikler: “Mekânınız cennet olsun – Katılıyorum / Katılmıyorum”
Tabii bu sadece bir espri. Ama Facebook’un artık “geçmişe ait şeylerin deposu” gibi görülmesi, bu tür yorumların yaygınlaşmasına neden oluyor.
Sonuç: Facebook Gerçekten Öldü Mü?
Aslında hayır. Facebook hâlâ yaşıyor. Ama gençliğini kaybetti, heyecanını yitirdi, kullanıcılarını başka mecralara kaptırdı. Şu an biraz yorgun, biraz sessiz ama hâlâ ayakta. Tıpkı bir zamanlar mahallenin en popüler mekanıyken şimdi sadece yaşlıların tavla oynadığı bir kahvehane gibi.
Belki bir gün geri döneriz, ama sadece çay içmeye.
Facebook belki artık trend değil, ama tarih. Dijital hayatımızın önemli bir sayfası. Oradaki fotoğraflar, yazılar, yorumlar bize ait. Silmek yerine bazen bakmak, gülümsemek yeterli. Çünkü her dijital yolculukta bir nostalji durağına ihtiyaç vardır. Facebook da işte tam orası.